E-Dergi

Bir ahir zaman bilgesi olarak isimlendirdigim Tarık Tufan bu son romanı ile çok güzel bir eser armağan ediyor okurlara. Kadim zamanların bilgeliğini modern zamanlarin yalnızlığına merhem gibi sürüyor. Bu son romanı ile kendini daha da aşmış. Herkese şiddetle tavsiye ederim. Ruhu aşk yaralari ile dolu bir adam, deniz feneri, kimsesizler mezarlığı, akıl hastanesi ve birbirlerine bağlanan hayatlar. Tesadüf diye birşey yoktur...

İlk iki kitaptan ayrı olarak Haçlı prens ve krallarını açıkça eleştirebiliyor. Kudüsün Selahaddin tarafından alınışını görmeden iki yıl önce ölüyor zaten yazar. üç ciltin sonunda eser yarım kalıyor. Ancak okuyucular Haçlı seferlerini okumak istiyorlarsa eğer STEVEN RUNCIMAN okusunlar.

Haçlıların Kudüsü alışından Urfanın zaptına kadar geçen tarihi olayları içeriyor. Yazarın Haçlı bir din adamı olması sebebi ile tüm konularda hristiyanlık probagandası yapmış denebilir. Haçlıların yanlışlarına bahaneler üretmiş durmuş. Ancak yanlı veya yansız, tarihi olayların kronolojisini iyi vermiştir.

Birinci elden bir kaynak değil. Yazar 1130 doğumlu. Eseri 1180 lerde duyumlardan yola çıkarak yazıyor, yani seferden çok sonra doğmuş ve yaşamış. Tam bir Haçlı zihniyeti içinde yazılmış eser. Yazar zaten Sur şehrinin piskoposu doğal olarak çok yanlı yazılmış. Ancak 1. haçlı seferinin kronolojisi açısından önemlidir denilebilir.

Hemen almalıyız diye düşünüyorum. Son dönemlerin bilge yazarı Tarık Tufan'ın tüm eserleri gibi bu da muhteşemdir umarım.