Selamun aleykum ve rahmetullah ve beraketuhu. Tasavvufçular bu kitabı hata ederek okumasınlar. Yorumlardan anlaşıldığı gibi çok okuyucu kitabın mahiyetini değil, yazarı beğenmemişler. Eğer kitabın yazarı Muhyiddin ibn Arabi, Celaleddin Rumi, Hakim Tirmizi, Konevi, Nesefi, Rabbani gibi sufiler olsaydı, o zaman kitap tavsiyeye şayan olacaktır. Kitabı yazarına göre “kıymet” verenler: Eminlikle söylüyorum ki, bu kitabın üst kapağını değiştirerek Muhyiddin ibn Arabi gibi bir sufinin ismi yazılsaydı, bu kitap körü körüne okunardı. Yani usule değil, nefse kıymet veriyorsuz. Anlıyorum yazarı çekemiyorsuz. Çünkü İbn Kayyım rahimehullah sufi değil. O ilmi olarak selef akidesine mensup bir hanbeli alimi, sıradan insanlar için ise Ehli Sünnet'in alimlerinden biri. Kitabın doğrularını kabul edemeyenler, kalplerinde olan kini kötü yorum yazarak dökmüşler. İbn Kayyım el-Cevziyye ve İbn Teymiyye rahimehullahi teala ecmain “vehhabi” değiller. Onlar vehhabın kullarıdır. Muhammed bin Abdulvehhab'ı tanıyoruk ve ne zaman vefat etdiğinide hamd olsun biliyoruz. Eğer “vehhabilik” değilen bir fırka varsa o zaman bu zatın yaşadığı yıllara tesadüf etmeli (eğer varsa). İbn Kayyım el-Cevziyye ve İbn Teymiyye'ninde yaşadığı seneler malum. Bunlar Muhammed bin Abdulvehhab'dan asırlar önce yaşamışlar. Bunların Muhammed bin Abdulvehhab ile ne ilgisi var? Hani dört mezheb hak idi. Bunlar hanbeli alimleri değilmi? Ahmed bin Hanbel rahimehullah'ın akide ve fıkhı böyledir. Onlarda onun usulünü takip etmişlerdir. Sadece imanın kitap ve sünnete ters düşen görüşlerini sahih haberlere değiştirmişler. Yani onu taklit yok, ona ittiba etmişler. Bunu Ebu Hanife rahimehullahın talebeleri olan Ebu Yusuf ve Muhammed Şeybani'de rahimehullahi teala ecmain yapmışlar. Şimdi bunlardamı imamlarına uymadıkları için “vehhabimi”? Peki bu alimler: Abdulkadir Geylani, Ebu Davud, İbn Kudame, Alusi, İbn Batta, Şevkani, Berbehari, Kelvezani, Hiraki, Behauddin el-Makdisi, Buhuti, İbnu'l Cevzi, İbn Receb Hanbeli, İbni Ebid Dünya ve s. Bunlardamı “vehhabi”? Yoksa el-Vehhab'ın kulları? Bu alimlere dil uzatanlar hanbeli fıkhına dil uzatmış olmurlar mı? İslam fıkhı yalnız hanefi ve şafii fıkıhlarından ibaret değil. Şimdi ülkemizde maliki ve hanbeli fıkıhları bilinmiyor diye bilmediğimiz şeylere dilmi uzatmalıyız? İslam üzerine ne kötü şey çıkarılıyorsa “vehhabi” adından hanbeli fıkhına yazılıyor. Peki tasavvuf ne zaman çıkmış? Adil olun. Ali Hoşafçı' nın “Selefiler ve Tasavvufçuların Görüşleri ” kitabına güvenmeyin. O kitaba ilmi olarak “'Selefiler ve Tasavvufçuların Görüşleri' Kitabına Reddiye” isminde reddiye var. Allah'ın izniyle internetden takip edin. Bizler tasavvuf kitaplarını okumuyoruz. Ve onlara çirkin yorum yazarak kötülemiyoruz. Halbuki onlar sonra çıkan bid'at kitaplar ve kusurlarla dolu. Peki Kur'an ve Sünnet'ten ibaret olan kitaplarnan düşmanlığınız ne? Çekememezlikmi ediyorsunuz? Okumuyorsunuz hiç olmazsa kötü yorum yazmayın. Yapa biliyorsanız ilmi yorum yapında hatalarını öğrenek. Cahilce yorum yazmayın. Nasıl ki selef usullü kitaplara cahilce yorum yazılarak kötüleniyor, karşı tarafda tasavvuf kitaplarına kötü yorum yazmağı becermez mi? Becerir. Ancak onlarda selef ahlakı var. Onlar böyle şeyleri ilim ehline havale ediyor, cahillere değil. Şimdi düşünün, niçin sufi kitapları Hutbetul Hace duası ile başlanmıyor? Çünkü Hutbetul Hace'nin son cümlesi “Dine sonradan sokulan her şey bid'attır, her bid'at dalalettir, her dalalet ateştedir!” diye tamamlanıyor. Sufiler ise bid'ati sevdikleri için bu duadan kaçıyorlar. Kıskanmayın, çekememezlik etmeyin adil olun. Ehli Sünnet mezhebe bağlı olmak değil. Eger böyle olurdusa bu ehli mezhep olurdu. Ehli Sünnet sünnete tabi olanlar içindir. Ben hanefide oldum, şafiide. Şimdi hanbeli fıkhındayım. Her üç fıkıhdada mezheb imamlarımın sözüne uydum ve sünnete bağlandım. Hiç bir şey değişmedi. Kur'an ve sünnet. Azerbaycandan selam ve dualarla.