Toplam yorum: 3.085.537
Bu ayki yorum: 5.222

E-Dergi

Kerem ufuk Çağlayan Tarafından Yapılan Yorumlar

Tipik bir Rus klasiği. Diyeceğini doğrudan söyleme cesaretinin bulunamadığı bir dönemde, yönetimi/iktidarı/sistemi ve insanları eleştiren sözü, hayali bir kahramana söyletme taktiği... gerek Tolstoy, gerek Dostoyevski, gerekse Maksim Gorki sözü bu şekilde söylemeyi sanat haline getirmiş ve bu eserler ile fikir tartışmalarına yol açmış şahsiyetlerdir.

Diriliş, yazarın yaşadığı dönemin ve sistemin çarpıklığını gözler önüne sererken, bir bakıyorsunuz ki geçmişte yaşanan bu olaylara bugün de tanık olunmaktadır. Aslında bu ve benzerleri kitapların klasikleşmesinin bir nedeni de bu. Rus yazarların romanlarında kullandıkları karakterlerin iç/psikolojik tahlilleri her zaman etkileyici ve başarılı olmuştur. Bu nedenle hangi zamanda tanışırsanız tanışın, bu eserlerin işlediği konular, işleniş biçimi, irdelediği sorunlar insana dair konulardır/olaylardır. İşte bu yüzden bu kitaplar “klasikler” kategorisinde yer alıyor. Biz beğensek de - beğenmesek de, okusak da – okumasak da onlar KLASİKTİR.

(Bu arada, kitabın Kum Saati Yayınları’ndan çıkan baskısı; bir hayli yazım hatası içermektedir...)
Sevgili Engin Noyan! Eline, kalbine, ruhuna sağlık... Bu esere sadece "Bir hikaye altı üstü" diyerek, kesip atamazsınız. Bu; aynı zamanda bir irşat risalesidir. Bu; bir İslami eğitimi pratik kitabıdır. Bu kitabı, Sevgili Engin Abimizin üslubuna aşina olanların eski bir dostu görmüş gibi olacağı, zaman zaman duygularına kapılıp, gözyaşlarına hakim olamayacağı, diğer taraftan, heyacanlı bir aksiyon filmi seyrederken, sonunu merak eder gibi, bir sonraki sayfa için yanıp tutuşacağınız bir kitaptır. İnşaallah, kitabın üzerindeki "Birinci Kitap: Hikaye-i Bİlal" yazısı, bunun diğer kitaplarının da yolda olduğunun müjdecisi olur. Tüm inanan/inandığını iddia eden/inancını yaşama gayretini gösteren din kardeşlerime tavsiyemdir. Sevgi ve dualarım ile...
İslamiyet insanlara bir hayat tarzı sunar. Allah, her varlık gibi, insanı da en güzel şekliyle yaratmış ve diğer tüm canlılardan ayrı olarak ona, düşünme, akletme, olaylar arasında bağlantı kurabilme, sebep – sonuç ilişkisi içinde çıkarımlarda bulunma ve geçmiş deneyimlerden yararlanarak geleceği öngörebilme... yeteneği bahşetmiştir. Yine Allah, biz kulları için evrensel değerler içeren bir kitap ve o kitabı bize tanıtan, anlatan, bizi dosdoğru yola ileten ve hayatımızın her anını denge üzerine yaşamanın en makul yolunu gösteren bir Peygamber de göndermiştir.

Ancak yüzyıllardır, İslam toplumları bir yanılgı içine düşmüş, Asr-ı Saadet’i, Asr-ı Saadet yapan Peygamber Efendimiz ve O’nun ashabının hayata bakış felsefesini görmezden gelmiştir. Buna bağlı olarak, o devirde yapılagelen kimi geleneksel olgular, günümüz insanlarına zorunluluk tarzında sunulmuş, tabiri caizse “Din sadece budur, bunu yaşayın” denilmiştir. Ancak Sayın Keleş’in de kitabında belirttiği gibi, Rasulullah’ın kimi uygulamaları içinde bulunduğu toplumun kültürel ve geleneksel anlayışını yansıtırken, kimi uygulamaları zamanlarüstü bir içerik taşımaktaydı. Ancak bu ayrım tam anlamıyla ve sağlıklı şekilde yapılamamış, kültürel ile evrensel veya Kur’an’i kurallar/yaptırımlar/çıkarımlar birbirine karıştırılmıştır. Bu bağlamda günümüzde pek çok insan yetersiz ve/veya yanlış bilgi sebebiyle İslamiyet’in çağlar öncesinde kaldığı, geçerliliğini yitirdiği, artık yenilenmesi gerektiği, insanı mutluluğa ulaştıracak başka araçlar bulunması vb. tenkit ve yorumlarda bulunurken, bazılarımız da insanları samimiyetsizlikle suçlamış, kendi bakış açımızı hakim tayin ederek yargılamış ve toplumun önünde din adına mahkum etmişiz/ ediyoruz/ve ne yazık ki edeceğiz.

Sünnet Yaşayan Hz. Muhammed, bir anlamda bu noktalara temas ediyor ve hiç aklımıza gelmemesine rağmen “hadis” ve “sünnet” ayrımını okuyucuya aktarmaya çalışıyor, bunu bir takım delillerle savunuyor. Ayrıca bu kısır döngüyü kırabilmek noktasında bu farklı yaklaşım sunuyor. Meraklısına...

Rabb’imizin bizden isteğini yerine getirmemiz ve O’nun Kutlu Nebisi Hz.Muhammed’in (s.a.v.) yürümemiz için bize çizdiği yolu takip edebilmemiz adına, bu yolun “olmazsa olmazı”, Peygamber Efendimizin “...gözümün nuru” dediği beş vakit namaz hakkında yazılmış etkileyici bir kitap.

Etkileyici; çünkü Rabb’ine ulaşmak için bu yola çıkmış bir Müslüman’ın günde beş defa yerine getirmesi gereken bir ibadeti nasıl daha iyi yapacağını anlatan bir kitap...Etkileyici; çünkü biz “doğuştan Müslüman”ların pek çoğunun her hangi bir İslami kaidenin mantığını anlamadan, körü körüne uyguladığı, bilmeden yerine getirdiği, ancak bilinmesi en elzem ibadetimizi açıklayan bir kitap...Etkileyici; çünkü sadece inceleme, araştırma ve bunları okuyucuya aktarma düşüncesinden ziyade, okuyucuya hiçbir karşılık istemeden, yine sadece okuyucu için “yol gösterme” adına ortaya konulmuş bir kitap...

Ve etkileyici bir kitap; çünkü bizim gibi “her şeyi bildiği için”, “hiçbir şeyi merak etmeyen/bilmeyen”, yaptığı işi/eylemi en iyi şekilde yapabilme kaygısını değil korumak, kaybettiğinin dahi farkında olmayan, buna bağlı olarak gelişme kapılarını ardına kadar açmak yerine, içeriden üzerine kilitleyen, karanlıkta kalmış insanları aydınlığa çıkarmak için değil, aydınlığa ulaşmanın yolunu gösteren bir kitap... Merak eden, öğrenme, araştırma ve okuma heyecanını kaybetmemiş, aydınlık, ufku açık beyinlere...
Kitabın adını ilk duyduğumda daha farklı bir kitap hayal ettiğimi belirtmeliyim. Bu düşünceler içinde ve büyük bir hevesle okumaya başladığım “Kur’an’da Psikolojik İkna” başlarda beni hayal kırıklığına yöneltmesine ve ilk anda okuyucu üzerinde ağır bir kitap izlenimi vermesine ve karşın, yazar, ayet ve hadis çerçevesinde düşüncelerini okuyucuya aktarabilmeyi başarmış diyebilirim. Diğer taraftan kitap, Kur’an-ı Kerim’de yer alan, ancak bir çok inanan insan için herhangi bir anlam ifade etmemesine karşın, Kur’an’da devamlı olarak ele alınan, zaman zaman neredeyse aynı kalıplar içinde muhatabın algısına sunulan bu hususa, İslamiyet’in bir müjde dini olduğu, cehennem ve azap gibi korkutmaların, sadece kullarının iyiliğini murat eden Alemlerin Rabbi olan Allah tarafından bir uyarı olduğunun anlaşılması ve iyiliğe, güzelliğe ve hayra yöneltecek bir nitelik taşıdığının fark edilmesi noktasına dikkatleri çekiyor. Cennet ve mükafat ayetleri, hayrı kendisine hedef edinmiş inananlara ulaşacakları mutlu sonu müjdeler. Bununla birlikte Allah kullarının iyiliğini arzularken, insan kendi nefsinin ve nefsine güzel gelen arzularının peşinden koşar. Böylece yaratılış gayesinden uzaklaşır, rotasını kaybeder. Kur’an’daki uyarı ve ceza ayetleri de bu tarz bir yaklaşım sergileyen kullara bir ihtar hükmündedir. Daha sonra seçim kula bırakılır. Bütün bu hususlar Kur’an’da insan psikolojisine en uygun ve anlaşılır bir şekilde nakşedilmiştir.
Sabırlı olan ve Kur’an’ı inceleyerek, anlayarak okumak isteyenlere...
Son Gezdikleriniz
Türklerin Altın Çağı Kızıl Tüy / Arşi Dizisi 2 Bir Yaz Gecesi Kabusu Nil'in Üç Çocuğu Kitap Kılıfı - Barok (XL) Fark Yaratan Sunumlar Psikolojik Testler Vahşi Orkideler Star Ellerim Bağcıklarım Okul Öncesi Eğitici Oyunlar(1061046) Timaios & Doğa Üzerine Kayıp Sicil - Erdoğan'ın Çalınan Dosyası Beyin Avcısı (5 Kitap Takım Ciltli Kutulu)