"Tuğba Ertok" arkadaşımızın aksine kitabı yeterince ve hatta çok fazla manalı buluyorum. Otomatik Portakal Postmodern İngiliz Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden ve bunu hak ediyor.
Kitabın 15 yaşındaki anti-kahramanı, şiddet ve seks tutkunu Alex'in şahsında "iyilik", "kötülük", "özgür irade" ve "baskı" kavramlarını irdeleyen yazar, bizi belki de bugüne değin hiç ötesini kurcalamadığımız kavramlara çok farklı açılardan bakmaya mükemmel bir sunumla itiyor.
Kitabı okurken bir taraftan edebi gücüne hayranlık duyup haz alırken, diğer taraftan şiddet sahneleriyle içimin ürperdiğini duydum; aynı zamanda bu şiddet sahnelerine Mozart'ın, Beethoven'ın müziğinin nasıl eşlik ettiğini şaşkınlıkla izledim.
Gerek kurgusu ve yazınıyla, gerekse verdiği düşünsel perspektifle kesinlikle okunmaya değer bir yapıt.
"Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum..."
Anthony BURGESS