Toplam yorum: 3.085.417
Bu ayki yorum: 5.102

E-Dergi

Sevda Harani Tarafından Yapılan Yorumlar

31.03.2004

Bu kitabı "Öğretmenlik Mesleği" hocamın tavsiyesiyle okudum. Bir öğrencinin hayata bakışında, önündeki en büyük lider olarak gördüğü öğretmenin ne kadar büyük öenmi olduğunu anladım. Sanırım hocam bunu amaçlamıştı, ben anladım.

"Dalga"yı sadece öğretmen olmayı düşünenlere değil, bugün bize anlaşılması güç gelen, mantığını bir türlü oturtamadığımız bir çok ideolojinin nasıl olup da insanlar arasında "dalga"lar halinde yayıldığını bütün çarpıcılığıyla görmek isteyen herkese tavsiye ederim.

İnsanlarda bir içgüdü olduğuna kanaat getirdim kitabı okuyunca. Bir önderin yönettiği grupla beraber hareket etme, kendini bu harekete ait hissettikten sonraysa sorgusuz sualsiz bir kendini adama içgüdüsü... Umarım böyle bir içgüdü yoktur. Ancak eğer varsa önderin önemi çok büyük demektir. Herhangi bir biçimde önderlik konumunda bulunan kişinin çok büyük bir sorumluluk taşıdığı ortada...

Etkilenecek, bir çok noktada inanmak istemeyecek, sürekli olarak ben olsam ne yapardımı sorgulayacak ve bir çırpıda bitirdiğiniz kitap üzerine günlerce kafa yoracaksınız. Bence bunu yapın!
31.03.2004

Oğuz ATAY-TUTUNAMAYANLAR. "Ne anlatıyormuş?", "Olay neymiş?" diye sorarsanız size tam bir cevap veremem. Hala şaşkın ve karmakarışığım zaten kitapla ilgili. Sadece Selim ve Turgut'tan bahsedebilirim ki "tutunamamış" iki karakteridir bunlar romanın. Tutunamayan yalnızca onlar sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu romanda okuyucu da tutunamıyor, o da tutunamayanlara katılıyor. Atay resmen okuyucuyla oyun oynuyor. Bir önceki sayfada okuyup ikna olduğunuz şeyi öylesine yalanlıyor ki bir sonrakinde, şaşkınlıkla bu sefer de buna ikna oluyorsunuz.
İtiraf etmeliyim ki ben öyle bir çırpıda okuyamadım, zorlandım kitabı okurken. İtiraf etmeliyim ki tam manasıyla bir yorum yapabilmek için bir kere daha okumaya ihtiyacım var. Tavsiye ederim, siz de okuyun. Gerekirse bir kere daha okuyun!
Buna değer...
31.03.2004

"Tuğba Ertok" arkadaşımızın aksine kitabı yeterince ve hatta çok fazla manalı buluyorum. Otomatik Portakal Postmodern İngiliz Edebiyatı'nın en önemli eserlerinden ve bunu hak ediyor.

Kitabın 15 yaşındaki anti-kahramanı, şiddet ve seks tutkunu Alex'in şahsında "iyilik", "kötülük", "özgür irade" ve "baskı" kavramlarını irdeleyen yazar, bizi belki de bugüne değin hiç ötesini kurcalamadığımız kavramlara çok farklı açılardan bakmaya mükemmel bir sunumla itiyor.

Kitabı okurken bir taraftan edebi gücüne hayranlık duyup haz alırken, diğer taraftan şiddet sahneleriyle içimin ürperdiğini duydum; aynı zamanda bu şiddet sahnelerine Mozart'ın, Beethoven'ın müziğinin nasıl eşlik ettiğini şaşkınlıkla izledim.

Gerek kurgusu ve yazınıyla, gerekse verdiği düşünsel perspektifle kesinlikle okunmaya değer bir yapıt.

"Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum..."

Anthony BURGESS