E-Dergi

'Elimden düşüremediğim, okurken büyülendiğim' nadir kitapların arasında yerini aldı. O dönemin tarihi bilgisine sahip insanların çok büyük keyif alarak okuyabilecekleri, hiçbir alt bilgiye sahip olmayanların bile yaşanan aşk ve hürriyet çabalarından etkileneceği müthiş bir kitap. Aşk, devrim, tarih, insan hakları, pusu, savaş, arkadaşlık, despotluk, vatan ve hürriyet... Bütün bu kavramları, kitaptaki karakterlerle empati kurarak yaşayabilir, kendi içinizde sorgulayabilirsiniz.

Silivri'de aldığı notlarla yaşam mücadelesini anlatmaktadır. Kitabı okurken kendinizi bir anda çimlerle sohbet edip bir olmanın önemini kavrarken; Atatürk'ü ve Nazım'ı ziyaret ederken; 1532'de Kral 8. Henry ile mücadele ederken ve zindanın zor şartlarında bile gülümserken bulabilirsiniz.

Kitap dört bölümden oluşuyor ve ismini büyük bir zevkle okuduğum son bölümden alıyor. İlker Paşa, son bölümde nasıl bir Türkiye istediğini yaşananlar üzerinden değerlendiriyor. Diğer üç bölüm ise şöyle: İlk bölüm yaşanmış altı öyküden oluşmaktadır. ikinci bölüm görevdeyken yaptığı konuşmaların önemli bölümlerini kapsamaktadır ve editörler tarafından kaleme alınmıştır. Bu bölüm "Atatürk ve Türk Devrimi- Kürt Sorunu mu Terör Sorunu mu- Küreselleşme ve Bilgi Çağı- Sivil Asker İlişkileri" başlıkları altında toplanmıştır. Üçüncü bölüm, "merak edilen konular üzerine" başlığı ile Sadık Usta'nın sorularına verdiği cevaplardan oluşmaktadır.

Seri, 1881-1923 ve 1923-1938 olarak ikiye ayrılmaktadır. İlker Başbuğ, bu yılları anlatırken, Atatürk'ün, yerli ve yabancı gazetecilerin, büyükelçilerin ve cumhuriyet kadrolarının söylemlerine sık sık yer vererek zengin bir eser hazırlamış. Ayrıca yaşananlara Atatürk'ün nasıl yaklaştığını anlatarak, her konunun altına yaptığı yorumlarla Atatürk'ün liderlik özelliklerini değerlendirmiştir. Böylelikle araştırma-inceleme kısmı takdir edilecek bir kitap ortaya çıkmıştır.

Bu kitabı okumadan önce Birand hakkındaki düşüncelerim pek olumlu değildi. Kendisini sadece televizyondan tanıyordum. Ancak bu kitabı okuduktan sonra neredeyse kendisi hakkındaki düşüncelerimin hepsi değişti. Can Dendar'ın ellerine sağlık. Kitap sohbet havasında, konuşma diliyle sade ve açık yazılmış. Birand'ın yaşadığı zorlukları, yalnızlaştırılmaya çalışılması, ordunun ve devletin üzerindeki baskıları, Abdi İpekçi, Vehbi Koç, Aydın Doğan ile ilişkileri, Türkiye basını adına gerçekleştirdiği ilkleri, Ulaşılamayan devlet adamları ile nasıl röportaj gerçekleştirdiğini, bulunamayan terör örgütü liderleri ile söyleşileri, o dönemlere ait yaşananları çok net olarak bulacaksınız bu kitapta. Birand'ı, yaşadığı dönemi, gazetecilik başarıları ve baskılarını merak edenlerin zevkle okuyacağı bir kitap.