Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

Nursel Gökçe Tarafından Yapılan Yorumlar

13.01.2018

Kitabın en temel konusu insan dünyayı mahveden bir uygarlık haline nasıl getirdi ve bunu geri kazanmak mümkün mü, mümkün ise ne yapılmalı?
Aslına bakılırsa kitap bunu öğretmek isteyen bir öğretmenin öğrenci arayışı ile başlıyor, bu ana sorunun cevabı aranırken insanlığın var oluşu, yaradılış hikayesi, bereketli hilal, Habil-Kabil hikayesi gibi pek çok şeyden bahsediliyor.

En çok durup düşünmeme sebep olan ise bunların hepsinin bizlere en başından beri öğretildiği, bildiğimiz ve sorgulamadan yaşadığımız gerçekler olması. İsmail bu bilinen ama farkında olunmayan hikayeleri göz önüne çıkarıyor ve her şeyi mahvedenin insanın uydurduğu(!) ve KÜLTÜR ile aktardığı hikayeler olduğunu söylüyor.

"İnsan asla tanrıların dünyayı yönetmek için kullandığı bilgiye sahip olmayacak ve eğer bu bilgiyi ele geçirmeye kalkışırsa, aydınlanmayla değil ölümle karşılaşacak."
29.11.2011

Veda etmek zordur her zaman, acıdır ayrılık.. Bu kitabı okumak bir sürü vedanın arkasından ağlamaktır. Her öykü bambaşka bir veda saklıyor içinde bazen ölümle gelen bir veda, bazen küçük bir çocuğun zorunlu ayrılığı bazen de sessiz sedasız terk ediş..

İnsanı aşırı hassalaştıran ve hüzün ağırlıklı bir çok öykü barındıran güzel bir kitap, eğer yüzeysel giden hayatınıza biraz duygu katmak ve anlam yüklemek istiyorsanız bu kitap tam size göre. kitap yoğun bir edebi dille yazıldığı için duygusal bir yoğunluk kazandırıyor insana, bu duygu sizi ilk hikaye de sarıyor kitabın sonuna kadar da bırakmıyor. özellikle ilk hikayenin gerçek, yaşanmış old. bilmek ayrı bir etki bırakıyor, ilk öyküyü okuduğumda uzunca bir süre boğazım da bir hıçkırıkla dolaşmıştım, dokunsalar ağlıyacak gibiydim. sonra ki öykülerde ise zorunlu terk edişler karşımıza çıkıyor ve çoğunlukla da küçük bir çocuğun kendinden hayli büyük birine ilgisi dile getiriliyor, bunun adı aşk mı, yoksa farklı bir ilgi mi anlamlandıramıyorsunuz ve isimler birbirine çok benziyor, nora, roza, manolya gibi, sanki kitap aslında tek bir hikayeden müteşekkil. kitabın diğer dikkat çeken yönü ise her hikayeyi okuduğunuz da bir süre şey kafanıza takılıyor fakat hiç birinin cevabını alamıyorsunuz ve sonunun nasıl geleceğini düşünürken çarpıcı tek bir cümle her şeyi bir anda cevaplıyor ve anlıyorsunuz ki yazarın amacı olayları değil, duyguları anlatmak, şaşırtıcı olan ise tek bir cümlenin her şeyi bir anda tamamlıyor olması ve sizi bir anda etkisi altında bırakması. Duyguları çok iyi analiz eden, kahramanının iç hesaplaşmalarını onun dilinden başarılı bir şekilde dile getiren okunulası bir kitap, yazarın insanın iç dünyasını bu kadar iyi tanımasına şaşıracaksınız, mutlaka okuyun, tavsiye ederim.
03.10.2011

bu kitap sevginin ve acının tarifini değiştiriyor, hani olur ya o çok iyi bildiğimiz duygular bazen tüm kuvvetiyle kendini hissettirir ve içimiz ürperir bu yoğun duygular karşısında, işte zezenin sevgisi ve acısı böyle yoğun ve canlı, insan bu kitapla gerçek sevginin etkisi altında kalıyor ve ister istemez içiniz acıyor, ve acı... gerçek sevgi kadar acıyı da öğreniyorsunuz bu kitapla hani zeze diyor ya "şimdi acının gerçekten ne olduğunu biliyordum, Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. ACI, insanın birlilkte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan,yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
bu kitap hayatı yeni yeni keşfeden bir çocukla duygulara yapılan bir yolculuk gibi.... sevgi hiç bu kadar samimi ve çıkarsız, acı bu kadar derin oldu mu hiç??

bence bir çocuk kitabından çok yetişkin kitabı olarak görülmeli, hayatı kuru ve duygusuz yaşayan biz yetişkinlere...