E-Dergi

Bu romanın çok ilginç bir özelliği var. Kitabın bazı kısımlarında bir müzik duyuyorsunuz. Bunu ilk fark ettiğimde çok şaşırmıştım. Anlık bir şey olduğunu düşündüm ama sonradan o müziği birkaç kez daha duydum. Önce bunun, çevirmenin kullandığı üsluptan kaynaklandığını sandım ama Duras'ın Moderato Cantabile ve Bir Yaz Akşamı Saat 10:30 adlı kitaplarında da aynı şey olunca ilgim daha da arttı. Sonunda, Duras'la yapılmış bir röportajda bu konuya rastladım. Röportajda Duras'a, özellikle Sevgili romanında müziksel bir dil kullandığı, bu ezgisel anlatımı nasıl geliştirdiği soruluyordu. Duras, bunu tasarlamadığını ve kendiliğinden gelişen bir şey olduğunu söylüyordu.
Romana dönecek olursak, Duras'ın okuduğum tüm kitaplarında gördüğüm yoğun tutku bu kitabına da damgasını vurmuş. Sınırları zorlamaya çağırıyor.

Evinin önüne yuva yapan bir güvercin yüzünden yaşamı değişen bir adamın, kaygının hikayesi bundan daha güzel anlatılamazdı sanırım. Kendini sıradan bir hayatın içine büyük bir istekle hapsetmiş olan J. Noel'in heyecanlı, eğlenceli, dokunaklı ve etkileyici öyküsünü keyifle okudum.
Patrick Süskind gerçek bir usta. İnsan psikolojisinin en küçük dalgalanmalarını bile fark eden ve bunları estetikle birleştirip önünüze seren bir yazar. Sadece bir gün içinde, küçücük bir sallantıyla yaşamı yıkılan ve yeniden doğan bir adamı anlattığı bu kitabını kaçırmayın bence.

Kapılarını dünyaya kapatmış bir insanın yaşadıklarını, gerçekçi ve yer yer kara mizaha kaçan anlatımıyla sergileyen bir roman. Luisa'nın karamsarlığını ve direncini sonuna kadar sürdürmesi, kitabı okurken bende de karşı direnç oluşmasına ve yaşamla ilgili sorgulamalar yapmama neden oldu. Anlatımı çok akıcı olduğundan rahatça okunabilecek, etkileyici bir kitap.

Bu kitabı okurken kendimi başından sonuna kadar heyecanlı bir maceranın içinde buldum. Olay kurgusu harika. Sürpriz gelişmeleri ve akıcılığıyla bir solukta okunabilecek, tam bir tatil kitabı. Ama kadın kahramananın kitabın sonuna doğru zorlama bir tiplemeye dönüştüğünü düşünüyorum. Kısacası Lily karakterinin donukluğu için hiçbir hafifletici sebep göremiyorum.

Korkularıyla boğuşan, korkularından kaçmaya, onları kendinden bile gizlemeye çalışan bir insanın hikayesini anlatıyor Erhan Bener. Başkalarına acı veren, başkalarını acımasızca yargılayan insanların aslında kendilerini acımasızca yargıladıklarını,bunun kendilerine çektirdikleri acıların dış dünyaya bir yansıması olduğunu gösteriyor.
Yazar oldukça derin gözlemler yapmış. Kitabın kahramanının dünyasına rahatça girebiliyorsunuz. Akıcı ve duru anlatımı, iyi kurgusu ve insanın içine işleyen konusuyla gerçekten güzel bir roman.