Yine Emine Işınsu'nun güzel bir romanı
Kendine has etkileyici üslubu devam ediyor.
Diğer romanlarında olduğu gibi olaylar bir kadın karakter etrafında dönüyor.(İlay'ın etrafında)
Kardelenlere benzetilen İlay, ince ve zayıf bünyesine rağmen karşılaştığı zorluklara inatla direniyor.
İlay gerçekten çok etkileyici bir karakter.Hele yaşadığı aşk ve sevgilisini vurmak zorunda kalışı...
Herhalde böyle güçlü karakterler yaratan Emine Işınsu kendinden de bir parça eklemiş onlara...
Kitap İlay'ı ve aşkını anlatsa da aslında 1970li yıllardaki Bulgaristan'ı ve oradaki Türklerin halini gözler önüne seriyor.Komünizmin insanları birer makine gibi gördüğünü anlatıyor.Bulgarların ve Türklerin komünizmle nasıl ezildiğinden bahsediliyor.
Bulgaristanın o zamanki propagandalarına ve uygulamalarına bir bakalım:
1.Türk dili gereksizdir.
2.Eğer din seçmek gerekiyorsa Bulgar Ortodoks dini seçilmeli.
3.Türk ve Müslüman isimleri gericiliğin ifadesidir.Bu yüzden bu isimleri taşıyanlar idarelere zorluk çıkarmadan birer Bulgar ismi seçmelidir.
4.Hayvanlar arasında fark yoktur.Bu yüzden domuz eti mutlak yenmeli, yakın zamanda Türk köylerine yalnız domuz eti sevk edilecektir.
Görüyorsunuz.Neden Bulgaristandan bu kadar çok Türk göçetmiştir.Biraz anlaşılmıştır herhalde.
En son olarak kitabın içinde bu durumu çok iyi anlatan bir şiir var:
"Hey sen,
Bana bak, gel küçük kukla
Zıpla, kalk... otur
Küçük kukla küçük kukla haydi gül.
Şimdi ağla!-Aa gülüyor, bak şimdi ağlıyor.
-Tabii ağlayıp gülecek çünkü BEN istedim!
Şimdi yat küçük kukla, Şu hançer saplanacak bağrına ıstırap çekeceksin...haydii!
-O hoo, sahiden ıstırap çeker gibi, yoksa duygusu mu var?
-Bilmem hiç düşünmedim, fakat sıkıldım ondan.
Öl küçük kukla, öl!"