E-Dergi

C ile Programlama Başlangıçtan İleri Seviyeye kitabı hem yeni başlayanlar hem de programlamada kendini geliştirmek isteyenler için ideal bir kaynak. Bu kitap C programlama dili temelinde yazılım platformu ve programlama süreçlerini başlangıçtan başlayarak ileriye doğru öğrenmemize yardımcı oluyor. Kodların tamamı açıklama içeriyor ve anlaşılmayı mümkün kılıyor. Kitabı dikkatle inceleyip talimatları yerine getirirsek kavramları ve kodları daha iyi anlamamızı mümkün kılıyor. Üniversite öğrencilerinin de derslerinde yardımcı kaynak olarak faydalanmasına imkân tanıyor. Basit, anlaşılır ve akıcı bir anlatımla ve büyük bir emek verilerek hazırlanmış. Daha önce herhangi bir programlama deneyimi olmayan kişilere ve temel bilgi ve becerileri olup bu bilgilerini daha ileri seviyeye çıkarmak isteyen tüm yazılım öğrenmek isteyen arkadaşlara tavsiye ederim. C ile Programlama Başlangıçtan İleri Seviyeye kitabının, programlama maceranızın başlangıç noktası olması dileğiyle.

“İnsan kendi cehennemini kendi kafasında yaratabilir, Gerçek düşmanlara gerek olmadan. Seni yoran ve üzen insanları düşün. Bu yorgunluğun ve üzüntünün ne kadarı kişilerle ne kadarı senin kıyma makinesinden kahve yapmanı beklemenle ilgili? Kendi başına mutlu olamayan bir insanı, diğer insanların mutlu etmesi kolay değildir. (Beyhan Budak, Terapi Defteri)” Beyhan Budak, her zamanki gibi kaliteli bir eseri daha okuyucularına kazandırmış. Terapi Defteri, gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim nadide bir Beyhan Budak eseri. Yazar, bu kitapta hem okuyucularına kendini yazar gibi hissetmesi için karalama yapmasına imkân veriyor hem de kendi kendinin terapisti olduğunu hatırlamasına yardımcı oluyor. Sen de içsel dünyanı onarmak, kendine adil davranarak değer vermek ve kendinle zaman geçirmek istiyorsan bu terapi defterini mutlaka denemelisin. Terapi defterinin dediği gibi “Sonucu başarısızlık olsa bile anlamlı şeyler yaptığın zaman iyi hissedersin. Bu huzuru ancak yaşayanlar anlayabilir.”

“Hayat değişir. Aşkı kaybederiz. Arkadaşlarımızı kaybederiz. Hiç kaybetmeyeceğimizi sandığımız parçalarımızı kaybederiz. Sonra, biz farkına bile varmadan bu parçalar geri gelir. Yeni bir aşk başlar. Daha iyi arkadaşlar ediniriz. Ve aynaya daha güçlü, daha bilge bir versiyonumuz bakar. Bir şeyler ne kadar kötüye giderse gitsin iyi günler de gelecektir. Güzel günler yaşayacağımızı ummak ve hayatta karşınıza çıkan gülümsemeleri, neşeleri kabul etmek hayatta ihtiyacımız olan şeydir. (Beyhan Budak, Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama)” Her zorluk yeni bir başlangıç, her kayıp yeni bir kazanım olabilir. Hayatın fırtınalı denizinde, dümeni kendi elimizde tuttuğumuzu düşünürüz. Oysa çoğu zaman, dalgaların bizi nereye sürükleyeceğini bilemeyiz. Ama unutmamalıyız ki, bu fırtınalı denizde bile, kendimizi ve sevdiklerimizi güvende tutabilecek bir ışık var. Kendimize güvenerek, içimizdeki gücü keşfederek ve etrafımızdaki insanlara sıcaklık saçarak kendi dünyamızı bir cennet hale getirebiliriz.

“Beyaz bir sayfa olur kaybolan akıl, Kelimeler arasında kaybolan bir hikâye. Sonsuz bir gece, sonsuz bir çıkmaz, Bir delinin yazdıkları. Gökyüzüne uzanan elleriyle, Yıldızları yakalamaya çalışan bir gölge. Rüyalarla dolu karanlık bir oda, Aklın sınırlarını yitiren bir şiir (Vedat Selamoğlu, Filizlenen Aşk)” Sanki bir dostun elinden sıcak bir fincan kahve alıp içiyorsunuz, her yudumda yeni bir duygu dalgası içinizde yankılanıyor. Şiirleri o kadar içten, o kadar samimi ki. Yazarın kalbinin en derin yerlerinden fısıldanan sözler gibi aşkın ne kadar derin ve gizemli olduğunu hissedebiliyorsunuz. Yıldızların gölgesinde dans ediyor, aşkın filizlerini bekliyor gibi dizelerde kayboluyorsunuz. Vedat Selamoğlu’nun şiirleri sadece sözcüklerden ibaret değil; ruhumuza dokunan sesler, kalbimizi titreten titreşimler adeta. Filizlenen Aşk’ı okumak, insan ruhunu daha yakından tanımak, kendimizi yeni bir ışığın içinde bulmak hissi veriyor.

“Vicdansız saldırı taktiği, acımasız ve kötü niyetli insanların birebir uyguladığı yöntemdir. Kendileri sevgisizliğe, güvensizliğe, terk edilmeye ve çeşitli istismarlara maruz kaldığı için etraflarında mutlu, keyifli, iyi kişiler görmeye dayanamazlar. Onları da kendileri gibi kötü ve karanlık şekilde düşünüp saldırırlar.” (Selim Geçimli, Hayatın Zorluklarına Karşı Güçlenme Sanatı). Yazar, bu kitapta zorluklar karşısında bir rehberlik ışığı sunuyor. Fırtınalı denizlerde limana ulaşmak için nasıl gardımızı almamız gerektiğini anlatıyor. Değersizlik, yalnızlık, sevgiye layık olmama gibi hepimizin yaşadığı duygularla başa çıkmanın ve kendimizi sevmenin yollarını gösteriyor. Yazarın bu kitapla birçok insana ilham kaynağı olduğunu ve hayatlarında önemli bir fark yarattığını görmek mümkün. Zorluklarla mücadele eden, daha güçlü bir insan olmak isteyen, fırtınaların kaptanı olup limana sağ salim ulaşmak isteyen herkes için bir başucu kaynağı. Tüm kitapseverlere tavsiye ediyorum.