E-Dergi

sabahattin ali'nin en beğendiğim romanı. kürk mantolu madonna gibi klişelerden uzak ve fikri yönden de kuyucaklı yusuf'tan da bir adım önde benim için. belki de ana karakteriyle adaş olduğumuzdandır.

"dünün dünyası" yaklaşık bir ay öncesine kadar kitaplığımda 1 seneden fazladır tozlu bir şekilde duran, bir türlü başlamaya cesaret edemediğim bir otobiyografi kitabıydı benim için. şimdiyse stefan zweig'ın muhteşem yetkinliğiyle, akıcı ve duru üslubuyla beni tanıştıran, yüzyıl dönümü jenerasyonunun kültür, birikim, entelektüel haz ama aynı zamanda acı, ıstırap ve keder dolu o olağanüstü hayatlarına açılan bir kapı benim için. zweig'ın arkadaşları ve onun edebi ve kültürel birikimi oldukça etkiledi beni ve aynı zamanda kendi hayatımı, yaşadığım şu kültürel açıdan kurak dönemi sorgulamama da sebep oldu. barışı da her iki dünya savaşını da görmüş bir neslin dramatik ve kendine özel, özel olmasına karşın bir o kadarda günümüze ışık tutan ve toplumun dinamiklerini gözler önüne seren bir başyapıt.

bu kitabı lise sonda dershaneden kaçıp ilçe kütüphanesinde kitap okuduğum dönemde bitirmiştim. gabriel garcia marquez ustayı bu güzel kitabıyla tanımak büyük bir zevkti.

böylesi bir romanı 36 yaşında yazmış bir adam kim bilir 50 yaşında ne yazardı diye düşünmeden edemiyor insan. gerçek bir başyapıt...