Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700
E-Dergi
elvedagülsarı Tarafından Yapılan Yorumlar
Ece Temelkuran'ı önceleri sadece internetten ve köşe yazılarından takip ediyordum. Muz Sesleri yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen beni olağanüstü bir şekilde etkisi altına aldı. Gerçekten başarılı ve etkileyici bir kitap. Bitirdikten sonra eminim birçok insanda yazarın diğer kitaplarını okuma ve Beyrut'a gitme isteği uyanmıştır. Okuduğum süre boyunca sanki gidip canlı gözlerle Beyrut'u gördüm, sokaklarında dolaştım, karakterlerle iç içe yaşadım. Her insanın okuması gerekenlerden bence.
Kitabı içindeki bir kısmı hoşuma gittiği için almıştım ama üzülerek hoşuma gittiğimi söyleyemeyeceğim. Kitap çok sıkıcı ve akıcı değil. Kalın bir kitap olmamasına rağmen yarısına kadar gelebilmek için tam bir hafta harcadım ve tamamını da okuyamadım. Çok fazla Arapça ve Farsça -ya da eski kelime- kelime kullanıldığı için de ikide bir açıp sözlüğe bakmak zorunda kaldım.
Salinger bu kitaptaki öykülerini Çehov tarzında yazmış. Durum hikayesi demek yanlış olmaz sanırım. Öykülerde belli bir olay yok. Herhangi bir yerden giriş yaparak anlatılmaya başlanıyor ve bir sonuca bağlanmadan bitiriliyor. Yani öykünün öncesini ve sonrasını tamamlamak okuyucunun hayal gücüne kalıyor. Çok hoşlandığım söylenemez ama bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmez. Sadece tarzı biraz farklı. Yine de çoğu zaman akıcıydı ve çabuk bitti.
Bugüne kadar Sunay Akın'ın çoğu kitabını okudum. Akın gerçekten ilgi ve sevgiyle takip ettiğim bir yazar. Anlattığı gerçek hikayeler ve kültürlü kişiliği beni oldukça etkilemiştir. Bu kitabında da -diğer birkaç kitabında olduğu gibi- ana tema olarak Kızılderililer üzerinden ilerlemiş. Kitap minik hikayelerden oluştuğu için bir olay örgüsü veya sayfalar arasında herhangi bir bağlantı yok; bu yüzden tam olarak bir başucu kitabı. Yani istendiğinde açıp herhangi bir sayfasını okuyabileceğiniz tarzda.
Kitap, Kurtuluş Savaşı yıllarında Alman bir yazarın sağlıkçı olarak Türkiye'ye gelmesi ve gözlemlerde bulunması sonucunda yazılmış. İsmine ve açıklama kısmına bakıldığında daha çok hayvanlarla ilgili gibi duruyor fakat o yıllarda hayvanların durumundan bahsedilen kısım çok çok kısa. Onun dışında o yıllara ait pek çok noktada aydınlanma imkanı veriyor kitap. Mesela o yıllarda Osmanlı halkına Almanların Müslümanlığa geçtiği yalanı söylenmiş, bunun gibi ilginç şeylere de rastlayabilirsiniz kitapta. Son olarak çeviri yapılırken birçok cümlenin yapısı bozulmuş veya ikiden fazla cümle tek bir cümle haline getirilmeye çalışılmış, bu yüzden okurken sık sık uzun ve anlamsız cümlelere denk geliyorsunuz. Çeviri daha düzgün ve özenli yapılabilirmiş.