Müthiş bir giriş sahnesi...
"Yakup Cemil'i o gece kurşuna dizdiler. Kağıthane tepelerinden beş silah patladı... İri gövde, sert gerdan direndi; donra dizlerinin üzerine çöktü. Bir süre de öyle kaldı... Yakup Cemil, usulca dilini çıkardı; her şeyi çocukça alaya alan bir erişkin usanmışlığıyla yıkıldı. İstese biraz daha direnirdi, güldü, boş verdi."
Müthiş, sinamatografik bir anlatım, çok etkileyici bir giriş. Bu girişi okuyup da kitabı almayacak olan var mı?
Kitap, çok önemli bir tez üzerine kurulu. İzmir Suikasti ile Atatürk'ün muhaliflerinin tasviyesini müthiş sahnelerle anlatıyor. Eric Jan Zührer'in makalelerini, tezini Karakoyunlu Oscar'lık bir film gibi sahneye koyuyor. Film izler gibi okunabilecek bir kitap. Ve tabii, okurken kitabın gidişine kapılıp, sonradan üzerinde çok düşünülecek şeyler olan bir kitap, tam da Karakoyunlu'nun tarzı. Onun orijinal yanı bu galina, çok tartışılan, üzerinde çok düşünülmüş tezleri bir sinama filmi gibi sayfalarda sahneye koyması...