Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

boga84 Tarafından Yapılan Yorumlar

03.11.2006

Yazar, araştırmacı kimliğiyle kitabı ele aldığını iddia ediyor.Oysa en basit bir gerçeği bile çarpıtmak ve dolayısıyla bir şeyler ima etmeye çalışmak araştırmacı kimlikli bir yazara yakışmayan bir durumdur.Önüne geleni karalamış insafsızca,iftiralar atmış hiç düşünmeden.
Örneğin 107.sayfada müfteriyi tanıyan herkesin bildiği bildiği bir gerçek inanılmaz bir hatayla saptırılmıştır.
"Sülaymancılar cemaatinin kurucusu S.Hilmi Tunahan neden kızına Beria ismini koymuş" cümlesiyle başlayan iftira,dipnotlarla iğrenç boyutlara taşınmıştır.Bir kere adama sana ne diye sorarlar bu bir.ikincisi,sözkonusu kişinin ismi Beria değil HATİCE BEDİA'dır.Bu bilgi nüfus kayıtlarında geçerlidir,bunun yanı sıra arzu edenler Ahmet Akgündüz'ün "ARŞİV VE BELGELER IŞIĞINDA SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN" isimli esere müracaat edebilir.Hani illada iftira atacak ya,bir şey bulmayınca isimdeki bir harfi değiştirmekle başarabileceğini zannetmiş zavallı,Ama heyhat! Güneş balçıkla sıvanmaz ki...
16.01.2006

Sayın Arıkan'ın yazmış olduğu bu eser gerçekten dikkati şayandır...Kitaba başlarken İslam öncesi toplumlardan da bahsederek bizlere cahiliye dönemi ile İslam sonrası dönem arasında mukasyese yapma fırsatı vermiştir... hiç şüphe yok ki O, en son peygamber ve en son dinin mübelliğidir.Kitabı okurken o dönemin olaylarını bütün benliğimde hissetmiş gibi oldum,eminimki tüm okurlarda hissetmişlerdir bu bağlamda yazara teşekkür ediyor, muhabbetlerimi de bu vesileyle iletiyorum...
16.01.2006

doğrusu sayın Bakiler'in çok faydalı bir iş yaptığı kanaatindeyim,zira yabancı dil çılgınlığının yaşandığı,öz dilimizi unutmaya başladığımız şu zamanda gerek görsel gerek yazınsal basında böyle eserler yapmak vatana yapılmış olan en hayırlı işlerdendir...Başta sayın Bakiler olmak üzere yayında emeği geçmiş herkese, türk gençliği adına müteşekkirim..
05.01.2006

yazarın tasavvuftan bihaber olduğu daha kitabın başında peygamber efendimiz(s.a.s)'in sevr mağarası hakkında yazdıklarından anlıyoruz.yani yazar tasavvuf ehli olmadığından yazdıklarını hoş görebiliriz.ancak ehli tasavvufun zirve zatları affedermi orasını bilemem.iki tip ilim vardır birincisi zahiri ilimdir ki o ilmin anlaşılması kolaydir.diğeri ilmi ledünni dir ki bu hususu kuran-ı kerim'de musa (a.s) ile hızır (a.s) arasındaki yolculuk ilmi ledünden bahseder aslında.musa (a.s) cenabı hakka ya rabbi şu dünyada benim bilmediklerimi bilen varmı diye tur-i sina da cenabı hakk'a sorduğunda hz. allah hızır (a.s) ı tarif etmiş ve böylece yolculuk başlamış oldu kısaca.ve yolculukta nelerin olduğu ehline malumdur.işte bu ikinci ilimi herkes bilemez,onu ancak arayan bulur.ben burada ne kadar yazarsam yazayım bu yazdıklarımı ancak tasavvuf ehli hakkıyla anlayabilir çünkü bu ilimde kalp ön planda tutulmuştur.kalp ruh sır hafi ahfa diye tabir edilen manevi nesneler her insanın sadrında mevcuttur ancak dediğimiz gibi her insan o nesneleri anlayamaz,tanıyamaz.anadoluda 'iman tahtası' diye bir tabir vardır,işte bunlar o manevi tahtada mevcuttur ama sayın islamoğlu ve benzerlerinin tek sorunu bu nesneleri keşfedememelerinden(aslında bizde henüz keşfetmiş sayılmayız ancak keşfedenleri ilmel yakın tanıyor ve müşahade ediyoruz) kaynaklanıyor.