E-Dergi

çok güzel bir kitap, mutlaka almanızı tavsiye ediyorum. kızımın çok ilgisini çekti, büyük bir zevkle tüm katlamaları yaptı ve hepsi ile ilgili resimler çizdi.

Kitabın sürükleyici olmasına katılmakla beraber gerçekçiliğinden şüpheliyim.Nitekim kitapta tartışmalara yol açan 'iç oğlan' müessesinden 'islamcı gay' olarak bahsedilmiştir.Ayrıca kösem sultan hakkında verilen bilgilerde birçok kaynakta geçen bilgilerle çelişmektedir.Dördüncü Murat hakkında daha güzel bilgiler edinebileceğimiz başka kaynakların olduğuna inanıyorum.

ben öss sınavından evvel bu hızlı okuma tekniklerine çalıştım ve emeklerim öss de bana puan olarak geri döndü.hızım; 250 kelimeden 600-650 kelime civarlarına, %90 anlama oranıyla çıktı.kesinlikle faydası olduğunu gördüm ve tavsiye ederim. ancak alacaklar sadece kitabı okumakla, anlamdan kayıp olmaksızın bu hıza erişmeyi beklemesinler. kitapta verilen egzersiz ve alıştırmalara zaman ayırmanız, işin üzerine düşmeniz gerekiyor.

Yıl 1993. Malatya’dan iki sivil midibüse biniyorlar. Hepsi sivil giysili. Üniforma ve postalları çantalarında. Hiçbirinde silah yok, kendilerine refakat eden tek bir askeri personel de. Saat 18.00. Bingöl’e 10 kilometre var. Dağlık, dar bir yol. Birden silah sesleri yankılanıyor. İlk virajı geçtiklerinde, 50 PKK’lının karşı yönden gelen Bingöl Tur’a ait bir otobüsü durdurup, çoğunluğu terhis olmuş ya da dağıtıma giden sivil erlerden oluşan 50 yolcuyu esir aldığını görüyorlar. Şoföre bağırırlar; ‘Geri dön!’ Şoför oralı olmaz. Zaten 4 saatlik yolda 3 mola vermiş... Otobüsün kapısını, ‘Orada ben yoktum’ diyen Şemdin Sakık, o zamanki adıyla ‘Parmaksız Zeki’ açıyor... 33 erin şehit olduğu bu katliamı,kurtulan 3 askerden biri bu şekilde anlatmaya başlıyor...
Bizim bu katillerin yaptıklarını onların ağzından duymaya ihtiyacımız yok,biz onların neler yaptıklarını çok iyi biliyoruz.O yüzden lütfen şemdin sakık gibi insaların kendilerini aklamak adına yazdığı bu tür kitaplara prim vermeyelim...

Roman sıradan,yoksul ve çaresiz insanların hayatını anlatıyor.Asıl üzücü olan ise 1846 yılında yaşanan bu çaresizliklerin hala dünyanın dört bir yanında süregelip gitmesi.Düğme alacak parası olmadığı için patronuyla karşılaşmadığına sevinen,her tarafı yamalı paltosuyla arkadaşları tarafından acınan, buna rağmen son parasıyla sevdiği kıza şekerleme gönderen altın kalpli bir insanın hikayesi...Karşılıklı mektulaşmalar ve hakedilmeyen ayrılık...