E-Dergi

Ben de hatırlıyorum Cüneyt Efendi, maddi sıkıntılar; yağ, gaz vs. kuyrukları; sırf ülkenin beyaz efendileri ya da İttihatçı artıkları hatta yerli oryantalistleri Batı'dan devşirdikleri imajla çelişmesin diye üniversite önlerinde aşağılanan kızları, en temel insani hak olan ve üstelik bedelini halkın ödediği eğitim kurumlarına alınmamak yetmezmiş gibi evlatları bir zamanların ulusalcılarının başlattığı bir savaşta başkasının günahının bedelini ödeyip dağlarda can verirken, kendi evlatlarının askerlik bedellini dolarla ödeyenleri; bu da yetmezmiş gibi şehit olan evladın analarını da başlarındaki örtü yüzünden, bir yerlerden aşırdığınız militan laikliğin ardına sığınıp nizamiye kapılarında beklettiğiniz günleri hiç unutmadım. Daha söylenecek o kadar çok şey var ki buyara sığdırmak ne mümkün. Biz de hiç unutmayacağız ''Eski TÜrkiye''nin hazin hikayesini. Bu sayede şimdi huzurla geçen her özgür günümüze şükredeceğiz...

Özellikle sömürgecilik döneminde kaleme alınan antropoloji çalışmaları ya da Fanon, Asad gibi yazarların metinleri dikkatle incelenirse, sömürgecilik ve antropoloji metinleri arasındaki ilişkileri rahatlıkla gün yüzüne çıkacaktır.

Kitap ve dergi basımındaki artışa paralel olarak yayılan popüler kültürün gelir-geçer ürünlerinin aksine sadece dar bir alanda sıkışan entellektüel düşüncenin geniş bir vizyonla ve sadece akademik çevreler ve entellektüellerce değil, okuyan ve düşünen bütün kesimlercede sindirilebilecek kadar keyifli ama ciddiyeti elden bırakmayan yeni temsilcisi. Okurken düşünenlerden çok düşünürken okuyanlar için hayırlı olsun...

Felsefi Sadalar kitabı hayata dair ayrıntıların felsefeye konu edilebildiği ender çalışmalardan biri. Bir bilgelik tadı var. Yerel ile evrensel arasında bir dil kurulmuş. En önemilisiyse bir özneyle karşı karşıya olduğumuzu görebiliyoruz. Felsefi özgün tını öne çıkmış durumda. Sayın Açıköz'ün birikimine hayranlık duymamak elde değil. Çünkü hayatın ve nesnenin düşüncesine dokunmuş. Tebrik ediyorum.