E-Dergi

Bekir Sıtkı Erdoğan olmasa Türk şiiri eksik kalırdı diye düşünüyorum. Kitabı okuyunca "bu şiir Bekir Sıtkı'nın mıymı?" dediğim, şiirlerle karşılaştım. Şimdiden topluma mal olmuş, her kelimesi üzerinde titizlikle durulmuş şiirler. Aruzu şu anda onun üzerine kullanan bir ikinci isim daha yok, olabileceğini de sanmıyorum. Mevcut aruz kalıplarına yeni formlar da kazandırıyor.

Osman Çeviksoy'un okumadığım iki kitabı kaldı. Bir tanesini yeni öğrendim, diğerine ise ulaşamıyorum. İnsanı sıkmayan, sıcak rahat bir anlatımı var. İşlediği konular tamamen "bizden". İlk okuduğum kitabı lise yıllarımda Başıma Dağlar Düştü idi. Uzun süre etkisinde kaldım, kitap sınıfımızda epeyce arkadaşın elinde dolaşmıştı.

Oldukça kullanışlı bir kitap, sık sık başvuruyorum. Özellikle Türkçe öğretmenliği öğrencileri istifade edebilirler. İleri düzey için ise pek tavsiye etmiyorum. Her şairin sonunda birkaç kitaplık kaynakçalar verilmiş. Ama kaynaklar genellikle ilmi çalışmlar değil.

Divan edebiyatıyla ilgilenmeye yeni başlayanlar için, genel ve yüzeysel bilgiler içeriyor. Kitapta kendi adıma yeni ve farklı bir yön bulamadım. Bilgiler bütün kitaplarda bulunabilecek bilgiler. Giriş yazısı zaten Cemal Kurnaz'ın Halk ve Divan Şiirinin Müsteşerekleri Üzerine Denemeler isimli kitabının özeti şeklinde.

Roman Tanzimat'la beraber edebiyatımıza girmiş bir tür. Türk edebiyatı romanı çok fazla zorlanmadan kabullendi. ilk romanlar divan edebiyatı koksa da sonraki eserler daha ciddi sonuçlar verdi. Alemdar Yalçın'ın romanı işlediği iki ciltlik eser, siyasal ve sosyal açıdan Türk romanının ana hatlarını ortaya koyuyorç ilk ciltte Osmanlı'dan cumhuriyete geçiş süreci ve milli mücadele dönemi irdeleniyor.