E-Dergi

Elif Şafak'ın hamilelik öncesi, hamilelik ve hamilelik sonrasındaki içsel durumunu anlatan ve zaman zaman da insanların, annelik ve çalışan kadın hakkındaki düşüncelerine de yer verdiği bir kitap. Güzel ve okunması rahat bir kitap.

tolstoy yaşamı boyunca sürekli bir arayış içindedir. burjuva sınıfını terk etmiş, insanların kendilerince kurduğu düzene karşı çıkmış ve tek hakim düzenin tanrının düzeni olduğunu söyler. kötülüğün, ezilmişliğin, sefillik ve bunun gibi bir çok kötülüğün insanların kendilerince doğru yol zannettikleri kurallarca yok edilemeyeceğini, bu kurallar düzenin sadece burjuva sınıfını ve parası olanı koruduğunu savunuyor tolstoy. her yazarın romanlarında kendi hayatından ve fikirlerinden biraz pay olduğu söylenir. bence de tosltoyun çoğu romanında olduğu gibi bu kitabında da tostoy hayata bakşını yansıtmış. bu aktarmayı burjuva sınıfından bir adamın fakir bir kıza karşı yaptığı kötülüğün vicdan azabını dindirmek için yaptıkları eşliğinde aktarıyor bizlere. bugüne kadar bir çok kitabını severek okudum tolstoyun ve bu kitabı da en az diğerleri kadar güzeldi.

müthiş diye tabir edebileceğim bir kitap. bu zamana kadar böyle güzel bir yapıtı okumadığım için adeta kendimden utandım. yazının, kitapların bu kadar etkili olabileceği, beni bu kadar derinden sarsacağını hiç sanmıyordum. büyüleyici, sürükleyici ve duygularınızı büyük derecede ayaklardıracak bir kitap.

günümüzde parasızlıktan dilenen, kötü işler yapan ve bunu kötü adalete ve parasızlığa bağlayanlara bir ibret belgesi olarak okutmak gerekir sanırım. yazar okadar onurlu ve iyi niyet sahibi ki, yemek almak için elinde buundurduğu parayı, açlıktan gözlerinin karardığı bir durumda bile parasını paylaşabilen, bu parayı da kazanmak için gazeteye yazı yazan bir kişilik. kitabu okurken yazarın duygularını, acılarını yaşamamak elde değil ve bunun sonucunda insan elindekilere şükrediyor. işini en kötü durumda bile en iyi şekilde, dürüstlük ve doğruluktan sapmadan yapması gerektiğini hissediyor. okumanızı ve başkalarına da tavsiye etmenizi isterim...

gerçekten çok güzel bir kitap bence. benim dikkatimi çeken en önemli nokta yazarın 'insanlar sıkıntı anlarında, bir şeyler başarma anlarında' asla 8 saat uyuyamaz demesi. örnekler de veriyor kitapta. bir savaş anında askerler 2 saatlik uyku uyuyup sonra da canla başla savaşıyorlar. hatta günlerce uyumadıkları oluyor. bu bakımdan rahatlık insanları tembelleştiriyor. bir de bir şeyleri başarma tutkusu ve aşk, yine insanı yataktan alıp, daha az uyuyup daha çok çabalamasını sağlıyor. bunun için de tarihe damgasını vuran, işine aşık insanları örnek veriyor (da vinci; edison... gibi) bence mutlaka okunması gereken bir kitap. her insanın en yükseği hedeflemesini sağlıyor.