E-Dergi

Yalın bir dille yazılmış hatırat eserde Abdülhamit Han’ı bir devlet idarecisi olarak değil bir baba olarak okuyorsunuz. Tarih kitaplarından az çok aşina olduğumuz olayların bir babayı ve onun ailesini nasıl etkilediğine şahitlik ediyorsunuz. Yıldız sarayında başlayan macera Selanik sürgünüyle devam ediyor ve Beylerbeyi sarayında nihayete eriyor. Biyografi okumayı çok severim fakat bu kitap biyografiden daha ziyade bir roman tadında ilerliyor. Kendinizi adete o aile ile birlikte savrulurken buluyorsunuz. Kesinlikle tavsiye ederim.

Bu kitabı yıllar önce almıştım. Düşük puan vermek istememiştim fakat şimdi diğer yorumlara bakınca daha net anladım ki kitap biraz da çevirmen kurbanı olmuş.

Özellikle bizim toplumumuzda hayır demek maalesef hoş karşılanmıyor. Biri hayır dediğinde, sınırını çizdiğinde saygısızlıkla ya da sosyal ilişki zayıflığıyla itham edilip dışlanabiliyor. Bu gibi davranışlarla küçük yaşta karşılaşan bireyde ya özgüvensizlik ya da pasif agresiflik gelişebiliyor. Bu da sağlıklı olmayan bir toplum yapısına bir tuğla daha ekliyor. Bu kitapta verilen gerçek örneklerle nerde, ne zaman ve ne şekilde hayır demesi gerektiğini, sınır çizmeyi ve sınır çizmenin yollarını gösteriyor yazarlar. Kişisel alanını korumakta ve hayır demekte zorlananların okuması gerektiğini düşünüyorum.

Stoacı düşüncelerle yazılmış olan eserin en dikkat çekici yanı bir kral tarafından yazılmış olmasıdır. Aurelius; Machiavelli tarafından kaleme alınan Titus Livus’un 10 Kitabı Üzerine Söylevler askı eserindeki 5 iyi imparatordan biridir. Platonun filozof kral idealinin hayat bulmuş hali diyebileceğimiz Aurelius bu kitaptaki düşüncelerini günlük Notlar şeklinde kaleme almıştır ve bu notlar onun ölümünden sonra kitap haline getirilmiştir. Kitap sade ve anlaşılır bir dilde yazılmış olup okumak için felsefik bir temele ihtiyaç duyulmamakta. Ayrıca kitap bitikten sonra zaman zaman ele alıp rastgele yapılan okumalar da oldukça keyif verici olmakta.

2. Öğretmen Farabi’nin siyaset felsefesi alanından yazdığı bu ince risaleyi Dr. Ahmet Arslan’ın çevirisi daha sade ve anlaşılır kılmıştır. Ayrıca Sn. Arslan’ın yazdığı uzun giriş kısmı oldukça bilgilendiricidir. Farabi’yi hiç tanımayanların bile bu giriş sayesinde genel bir bakış açısına sahip olacağı ve böylece eserle daha rahat bağ kurabileceği aşikardır. Eser yaklaşık 50 sayfa olmakla birlikte bir çırpıda okunup bitirilebilecek bir eser değildir hatta okurken dikkatli ve berrak bir zihne ihtiyaç duyulmakta. Eserin hemen her sayfası sizi farklı birer araştırmaya ve o araştırmalar farkı okumalara çekebilir ne de olsa yazarı hem Doğu’yu hem de Batı’yı derinden etkilemiş olan Farabi’dir.