Toplam yorum: 3.077.822
Bu ayki yorum: 4.700

E-Dergi

deryamustafa Tarafından Yapılan Yorumlar

25.11.2006

Buket Uzuner'in ikinci gezi kitabı. İlk kitabı olan "Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notlarına" nazaran günlük gezi anıları daha az anlatılmış. Daha ziyade "yolculuk düşünceleri", "gezginlerin yollarda aradıkları", "gezmenin felsefesi" gibi daha düşünsel konuları işlemiş. Tabi bunun yanında Almanya turnesi, San Fransisco, Fas, Yafa/İsrail gibi bazı seyahat anılarını da ayrıntılarıyla anlatmış.

Önceki kitabındaki gibi anlatımı akıcı ve bazen gerçekten kendinizi yazarla birlikte "o an", "orada", "o ülkede" hissediyorsunuz.

Kitap dört ana bölüme ayrılmış. Yolculuk düşünceleri, Seyahat Günlüğü, Gezgin'in düşleri ve Coğrafya Filozofyası.

Yolculuk düşünceleri bölümünde yazar; küçük yaşlardan bu yana gezmek, başka diyarlara gitmek arzusundan bahsetmekte. (s. 3-8) Ayrıca, gezmenin kendi çapında otoriteye, toplumsal kurallara körü körüne uymaya bir başkaldırı olduğunu söylüyor. (s.5) Gezmek bir cesaret göstergesidir, konformizimden kurtulmaktır. Tüketici bireyden, yeniden üreten bireye dönüşmektir. (s.7). Gezen kişi, öteki beni bulmak için düşer yollara (s. 19). Pasaportunuz, kimliğinizin aynasıdır, kişisel tarihiniz o birkaç sayfanın arasındadır. (s. 28)

Seyahat günlüğü bölümünde yazar, çeşitli zamanlarda yaptığı Almanya, İsrail, Fas, Mardin, Bulgaristan, Ankara, Kıbrıs gezilerinden anılarını aktarmakta. ( s. 31-141 arası)

Üçüncü bölüm, "Solamia: Güneşin kızı". Norveçli bir çingene kızının kısacık hikayesi anlatılıyor.

Dördüncü bölüm, "Coğrafya Filozofyası". Yazar, batılılar'ın "Egzotizm" dediği kavram üzerinde düşünmüş.

Sonuç olarak, Buket Uzuner, Türkiye'de gezi yazıcılığının önderlerinden birisi olduğunu gösteriyor. 1980'lerin başlarında, daha Türkiye kapalı bir kutuyken, bir Türk kızının kendi başına nerelere gidebileceğini, nelere cesaret edebileceğini, "taa!!" oralarda neler hissedebileceğini, ne zorluklarla karşılaşabileceğini anlatıyor. Yalnızca gördüğü-gezdiği mekanları değil; insanların duygularını, düşlerini, varoluşlarını olduğu gibi yansıtmaya çalışıyor.

Bence bu kitabı alın okuyun. Hayatınızı tümüyle değiştirmez tabi. Ama bir kaç farklı insan daha tanırsınız, tüm insanilikleri ve sıradanlıklarıyla.

14.11.2006

Yazar William Cooper, Amerikan Deniz ve Hava Kuvvetleri'nde çeşitli birimlerde yıllarca çalıştıktan sonra, ordudan ayırılmış bir yazar.

Özellikle istihbarat bölümlerinde çalıştığı sürede eline birçok gizli belge geçen yazar, bu bilgileri Amerikan halkı ile paylaşmak amacıyla ordudan ayrılmış; çeşitli eyaletlerde düzenlediği konferans, radyo programları ve yazdığı kitaplarla Amerikan halkını uyarmaya çalışmış.

Kitabın içersinde bir kaç bölüm halinde yayınlanmış olan ve Amerikan askeri kurumlarının arşivlerinden edinildiği iddia edilen "çok gizli" niteliğinde belgeler var. Bu belgelerin genelde konuları şunlar: İlluminati, Yeni Dünya Düzeni ve bu düzenin mantığı, Dış İlişkiler Kurulu (CFR), Siyon Protokolleri vb. Yazar, bu belgeleri aynen alıntılamış ve gerekli gördüğü yerlerde notlar açmış ve bazı vurgulmalarda bulunmuş.

Ancak, belgelerin dili oldukça teknik ve metinler uzun. Konu başlıkları ilginç ancak içerik olarak Türk okuyucuları çok tatmin edeceğini düşünmüyorum. Okuyucu ilgilendirmeyen bir çok gereksiz ayrıntı yüzünden, kitabı baştan sonra okumak oldukça zor.

13.11.2006

Yazarın bundan önceki "İlluminati" adlı kitabından sonra bu kitap esasında bir tekrar olmuş. Ele alınan konular hemen hemen aynı.

Tekrar da olsa, hangi konular mı var: Örnek verecek olursak; İlluminati, Bilderbergciler, Kurukafa ve kemikler örgütü, Beyin kontrolü vb. Tanıdık isimler bu kitapta da fazlasıyla var: Bush ailesi, Rockefelller, Gorbaçov, Clinton, Henry Kisinger vs.

Yazarın eğer İlluminati adlı kitabını okuduysanız, bence bu kitapta daha fazla pek bir şey göremeyeceksiniz.




13.11.2006

İki yazarın ortaklaşa kaleme aldıkları kitap, komplo teorileri ile ilgilenen hemen herkesin bildiği konuların bir derlenmesinden ibaret. Esasen, internette veya benzeri kitaplarda bulabileceklerinizden daha fazla bir şey yok.

İlgili komplo teorilerinden bazıları şunlar: "Aya ayak basıldı mı?", "Kennedy'i kim öldürdü?", "Pearl Harbour, Japonlara kurban edildi.", "Saddam kimin için çalışıyor?", "Gladio", "AIDS biyolojik bir silah mı?" vb.

Özellikle Dokuzuncu bölümde ele alınan "Dünyayı kimler yönetiyor" isimli bölümde, Bilderberg toplantıları geniş yer alıyor. İlgilenenler bu bölüme göz atabilir.

Bence, kitabı almadan önce, kitabın ön ve arka yüzünden ziyade, içindekiler bölümüne odaklanın. Kitapta belki de bilinenler dışında çok fazla bir şeyin olmadığı kannatine varabilirsiniz.



13.11.2006

Texe Marrs, Amerika Savunma Politikası, stratejik silah sistemleri ve benzeri konular üzerinde öğretim veren Texas Üniversite'sinde yardımcı profesör.

Kitabın ana konusu, İlluminati adı verilen ve içinde çok yakından tanıdığımız kişilerin de olduğu gizli bir örgütün faaliyetleri. Bu örgüt, kendisi gibi diğer örgütlerle birlikte ( Kafatası ve Kemik Tarikatı, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Bilderberg vb) "Kaostan kaynaklanan düzen-ordo ab chao", planı çerçevesinde hareket ederek, evreni tamamen kendi gizli öğretileri doğrultusunda yönetmek istemektedir.

Bu örgütün en üst kademesinde 10 aile bulunmaktadır. Bu 10 aile tüm dünyada olup-bitenlere karar vermekte, çeşitli komplolar, savaşlar,iç-savaşlar üreterek kendi hakimiyetlerini tüm dünyaya kabul ettirmek istemektedirler. Bu 10 aile içersinde en çok bilinenler; Rotschild ailesi, Rockefeller ailesi, İspanya Kralı Juan Carlos. Tabi Clinton, baba ve oğul Bush'lar da bu ailelerin en yakın adamları ve bu adamların kendilerine emredilenleri yapmaması söz konusu olamaz.

Yazar, bu örgüte ait elinde olduğunu söylediği belgeleri sunarken, zaten bu örgüte dair İncil'de de bahsedildiğini iddia etmektdir. Bu sayede, yazarın koyu bir Hristiyan olduğunu ve tüm iddialarını İncil'den yaptığı alıntılarla sürdürdüğünü görüyoruz. Yazara göre, Şeytan'ın egemenliğine engel olmak her Amerikalı için bir görevdir.

Yazar, kitabın başında Türkçe baskısı için de özel bir önyazı yazmış. Bu önyazıda, bu kitabın Türk okuyucular için de çok önemli olduğunu belirtmekte. Zira, İlluminatı adlı bu şer ittifakın derdi, yalnızca Amerika ile değil tüm dünya iledir. Tarihi, jeopolitik durumu, insan potansiyeli ile Türkiye de fethedilmesi gereken yerlerden birisidir. Son hedefleri başkenti Kudüs olacak dünya hakimiyetinin kurulmasında, Türkiye de planların arasındadır.

Kitapta hepimizin duyduğu güncel iddialar ve komplo teorileri tekrarlanıyor. Bu iddialara o kadar çok inanılıyor ve her şey bu o kadar çok bu 10 aile üzerine isnad ediliyor ki, "bu kadar da değil" diyorsunuz. Evet, dünyada çok büyük güçler var. Bu güçler, birçok ülkenin politikasını etkiliyorlar, icabında iç savaşlar, darbeler yaptırıyorlar veya olmadı fiilen işgal ediyorlar. Ancak, herşey bu kadar net ve her şey tek bir faktöre indirilecek kadar basit mi? Bence değil. Aksi takdirde ABD, Afganistan'da ve Irak'ta yenilgiye uğramazdı.

Bence, kitabı sonuna kadar okumaya çalışın, verilen anektodları inceleyin, bazı dersler çıkarmaya çalışın, kıyaslamalar yapın, ama varılan son tahlilleri sorgulayın. Yoksa hepimiz paranoyak oluruz.