E-Dergi

Felsefenin sorgulayıcı metoduyla bir felsefe tarihi ancak bu kadar güzel roman örüntüsüyle anlatılabilirdi. Felsefeye ilgi duyan herkesçe kesinlikle okunmalıdır.

Felsefe tarihini Macit GÖKBERK'e göre biraz kuru bir dille aktardığını söyleyebilirim. Akademik olayım derken sıkıcıya biraz daha fazla kaçmış. tüm bu olumsuzluklarına rağmen bir başvuru kitabıdır.

Felsefe tarihi için tam bir kaynak kitaptır. Not alarak okunması ve özetlenmesi tavsiye edilir. Filozofların sitematik düşüncelerini dönemleri ve içinde bulundukları sosyal ortamları da yansıtarak ele alması ayrıca daha ufuk açıcı olmakta.

İnsan korkunca, çok sıkılınca, üzüldüğünde de güler mi?İronik, müstehzi bir kahkaha fırlatır mı hayat oyununun içinde...Güler; içten gülüyormuş gibi bir Hahaha koyuverir dudaklarından tıpkı Hikmet Benol gibi...Gerçekler ve "tepedekiler" o kadar statükocu, sıkıcıdır ki bize düşen oyunlarla yaşamak.Ama hayatın kendisi oyunsa bu kısır döngünün içinden çıkabileceğimize inancımız nerden?...Umut olmasa yaşanır mıydı?

Akıcı bir üslup, çıplak, yalın bir dil...Yazar, Ortaçağ'da yaşanan Haçlı seferlerini bir Batılı gözüyle tüm içtenliğiyle ve açıklığıyla yazmış.Hristiyanlık öğretisinin kilise tarafından yıpratıldığını ve birkaç samimi insan dışında "Haçlı seferlerindeki asıl niyet neydi?"Gözler önüne seriliyor.Şehveti hatırlatan, doğunun haremlerine de dokunduran yazar bu sayede gerçekçi dilini koruyabilmiş.Hele son bölümdeki rahip ile haremağasının "tek bir tanrı olduğu"nu destekleyen kucaklayıcı ifadeleri için kitap mutlaka okunmalı.Önemli bir devire tanıklık etmek isteyenlere...