Toplam yorum: 3.081.825
Bu ayki yorum: 1.505

E-Dergi

ERKAN SAVAŞ IŞILAY Tarafından Yapılan Yorumlar

Aşk-ı Memnu, tarihsel açıdan değil ama edebi açıdan ilk Türk romanıdır. İlk baskısı 1900 yılında yapılmış, aradan yüz on yılı aşkın bir süre geçtiği halde bugün de zevkle okunmakta. Zamanın yıkıcı gücüne dayanmayı başarabilmiş birkaç Türk romanından biri.
Halit Ziya Uşaklıgil 19. yüzyılın sonlarında yaşayan, tarihimizde Tanzimat’la beraber ortaya çıkan zengin ve aylak bir toplum kesiminin yaşam biçimini anlatır. Romanda varlıklı, geleneksel Türk ailesinin Batılı yaşama özentisi ve taklidinin etkisi altında çözülüp altüst oluşunu, yozlaşmasını; yine bu sınıfın eğlendiği konakları, yalıları, Boğaziçi, Büyükada, Göksu, Concordia vb. yerleri; birey olarak bütün somutluklarıyla bu toplum katının insanlarını, bu insanların iç dünyalarını, sorunlarını, dünyaya ve insanlara bakışlarını, bu insanlar arasındaki ilişkilerini görürüz.
Romanın ana karakteri yirmi iki yaşındaki genç ve güzel Bihter, yoksulluktan bunaldığından, iyi yaşam özlemlerini elde etmek için ellilik Adnan Bey’le evlenmesi; sonra karşısına kendi yaşlarında Adnan Bey’in yeğeni uçarı, çapkın Behlül çıkınca gönlünü kaptırıp yasak aşk yaşaması, bu aşkın girdabında bunalıma girip intihar etmesi… Yazar ruh çözümlemelerine epey yer vermiş. Romandaki hiçbir hareket gelişigüzel değil, her hareket belli bir amaca hizmet ediyor. Bu amaç da karakterlerin gelişmesi, iyice belirmesi ve sonunda unutulmayacak roman kişileri haline gelmesidir.
21. yüzyıl, hâlâ insanları aşk ve evlilik ilişkilerinde engelleyen maddi sorunları, toplumsal ahlaki değer ve yargıları, dinsel dogma ve tabuları ortadan kaldırabilecek mi? Geçmiş yüzyıllarda bunu başaramayan insanlık bunu aşamadığı ölçüde yaşayacaktır Aşk-ı Memnu.

REŞİT HALİT

Türk edebiyatında pek örneği bulunmayan portre yazılarından oluşan kitaplardan biridir usta yazarın bu eseri. Nasıl ki ressamlar insanın yüz ve bedenini konu alan resimlerini yani portrelerin boya ve fırçalarıyla yapmışlarsa yazarda bunu yazılarıyla yapmıştır.
Bunu yaparken hayatında uzak yakın tanıdığı, kendisinde iz bırakmış toplumun her kesiminden insanı sadece fiziksel yönleriyle değil, onları içinde bulundukları ruh halleri, düşünce ve davranışlarıyla tasvir ederek, okuduğumuzda sanki bizlerden biriymiş gibi bazen bir tanıdığımıza rastlıyor bazende sanki bizi anlatıyormuş hissine kapıldığımız oluyor.
Burada sadece kitapta geçen kişileri değil, onların yaşadığı dönemdeki toplumun durumunu bir panorama gibi gözümüzde canlandırıyor, kitapta geçen kişileri de toplumla ilişkileri açısından daha derinliğine tanıyoruz. Bir anlamda da kendimizi tanımamıza yardımcı olması yönüyle de bu kitap değme kişisel gelişim kitaplarına taş çıkartır bana göre.
Kitaptaki portrelerden biri olan Reşit Halit'i okumak bile çok yeni ufuklar açacaktır genç okurların önünde. Bu portrede yazar toplum tarafından önemsiz ve sıradan görülen, itip kakılan bu çok eski yıllarda tanıdığı yazı sevdalısı kişiyi bizlere anlatırken son paragrafta yürekleri burkan bir şekilde şöyle der:
" Bir Reşit Halit, gözlükleri, çarpık çenesi, iple yamalı bağlı pantolonuyla; kişiliği cüzdanıyla orantılı olanların çok ötesine varmış bir insandı. Onun ince ve zevkli merakına, hızlı kalkınma zenginlerinin çocukları, belki de yüz yıl sonra ancak varabilecekler."

Erkan Savaş Çulfaz

3 Temmuz 2008