E-Dergi

arkadaşım ısrar etti ve kitabı al oku sonra geri ver diyerek verdi diye, okuyum bari diyip, sabahtan başlayıp, elimden bırakamayıp, öğleden sonra bitirdiğim, başından kalkamadığım, yemek yemeği ertelediğim, telefonlara cevap vermediğim, 10 fincan kadar kahve eşliğinde, onlarca değişik duygu karmaşası içinde gel gitler yaşayarak okuduğum, en garip, en sıra dışı üçleme. bir üçleme neden tek kitap basılmış ki diye düşünerek başlamıştım nedenini kitap bitince anlayabildim. zira aralarına zaman (günler düzeyinde) girerek okunacak bir üçleme değil. insanı allak bullak eden bir tarz. kısa cümlelerden bu kadar etkileyici edebi bir tarz çıkabileceğini hayal etmek bile bir tuhaf. o kadar çok şey yazmak istiyorum ki ama spoiler içeriyor her cümlem o yüzden geri siliyorum yazdıklarımı. bu kadar yorumlayabiliyorum bu kitabı üzgünüm. ikinci kez okuyacağım ender kitaplardan biri, şiddetle tavsiye ediyorum

beklentimi tam karşılamadı. neden bilmiyorum kitabı sipariş ederken çok heyecanlanmıştım ve silmarilyon ile bitmemiş öykülerin hoş bir özeti olacağını ummuştum. ancak asla öyle değil. oldukça basit düzeyde tolkien evrenine göz atılmış. bu sebepten ötürü bir yıldız kırdım. diğer yıldızı ise tolkien sinema evreni ile başka sinema evrenlerinin benzer yönlerini kıyaslayarak gereksiz uzatmış gibi geldi okurken. sıkı bir tolkien hayranı olarak düşününce, bu tip kıyaslamalar etkilenmeler esinlenmeler elbette normaldir olabilir ve hatta olmalıdır belki de, ancak verdiğim tepki bu değil, sadece gereksiz uzun olmuş bu durum kitapta, eleştirdiğim durum budur. bununla beraber yüzüklerin efendisi ve hobbit kitapları özelindeki meraklılar için hoş bir kitap olduğunu da belirtmekte yarar görüyorum.

sonradan müslüman olan eski bir hristiyan aktörün, istanbula yerleşmesinden ve kurtlar vadisinde oynamasından sonra yazmaya başlamasıyla ortaya çıkan bu ilgi çekici roman beni kesinlikle etkiledi. dili son derece edebi olan ve iç içe geçmiş anlatımıyla merak uyandıran bu roman iyi bir okuyucuyu müsait bir gününde koltuğuna çivileyip o gün kitabı bitirtecek düzeyde akıcı. Attar’ın kuşların yolculuğu metaforuyla rücu ediş hikayesi üzerine kurgulanmış kanadadan yunanistana ordan istanbula uzanan ve kanada istanbul arası gidip gelen nerde gerçek nerde rüya nerede tayyi mekan nerede tayyi zaman diye düşüneceğiniz kadın erkek ilişkisinin her boyutunun değerlendirildiği hoş bir roman. şiddetle tavsiye edilir.

Enok, Nuh’un babası Lamech’in babası Methuselah’ın babasıdır. Yani Nuh’un dedesinin babasıdır. Kutsal kitaplar gibi bölümler (sureler) ve ayetlerden oluşmuş ve zaman içerisinde de daha anlaşılabilir şekle getirilmiş kadim bir metindir. İlk kısımlarında özellikle melekler ayrıntılı şekillerde anlatılıyor ve yeryüzününün meleklerin etkileriyle oluşturulduğu anlaşılıyor. Sonraki kısımlarında Enok rüyalarındaki gelecek vizyonlarını koyun, koç ve çoban metaforu üzerinden bir çok olaylar şeklinde anlatılıyor ve kitabı derleyen kişi bu olayları tarihteki olaylarla bağdaştırarak bölüm (sure) adlarını bu olaylara bağlıyor. Son kısımda Enok çocuklarına sonraki nesillere aktarılması için öğütler veriyor. Zaman zaman Nuh tufanı hakkında vizyonlar sunuyor ve son olarak Nuh’un doğumu ve Ad verilmesi olayını anlatarak bitiriyor. Dinler tarihi ile ilgilenen herkese şiddetle tavsiye ediyorum ve kütüphanelerinde olması gerektiğini düşünüyorum.

yazarın roman türündeki tüm kitaplarını (tam olarak 14 tane) okumuş ve her romanına yorumunu yapmış ve tamamını hayranlıkla beğenmiş, tavsiye etmiş bir okur olarak resmen üzüntülüyüm. çok basitçe yazılmış ve üzerinde fazla emek sarf edilmemiş gibi görünüyor. edebiyat açısından da oldukça zayıf. konu derinliği hiç yok diyebilirim. Sevgili Fatih DUMAN yıllardır en sevdiğim yazarlar arasındaki yerini hep koruyor. kişiliğini, bakış açısını ve romanlarını çok beğeniyorum, ancak bu öykü kitabı benim için ciddi bir hayal kırıklığı oldu. bu konuda çok üzgünüm. tavsiye edemediğim için de öyle...