E-Dergi

Hulki Cevizoğlu 68 kuşağı ile ilgili yaptığı programları kitaplaştırmış.Tabi tarihe düşecek konuşmalar,söylemler var.68 kuşağıyla ilgili birçok bilgi alabilirsiniz.

68 kuşağını Mustafa Kemal Atatürk'ten,Kemalizm'den,tam bağımsızlıktan,antiemperyalizmden ayrı bir hareketmiş gibi değerlendiren bazı sözde 'solcu'ların okuması gerek önce.68'i Mustafa Kemal'den ve Kemalizm'den soyutladığınızda ortada pek fazla bir şey kalmaz.68'in anlamı olmaz.

Şunu herkes bilsin ki; Deniz Gezmişler şimdi bazılarının yaptığı gibi ne Mustafa Kemal'e 'burjuva' ne de Kemalizm'e 'burjuva devrimi' diyerek küçümsüyordu.Çünkü onlar Kemalist-Sosyalisttiler...

Latin Amerikayı anlamak iyi bilmek gerek.Çünkü Latin Amerika'daki antiemperyalist hareketlerin çıkış noktaları,ilerleyişleri Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Kurtuluş Savaşımıza çok ama çok benziyor.Bu toprakların Mustafa Kemal'i o toprakların Simon Bolivar'ı.

Kitapta değerli yazar Cüneyt Akalın'ın da değindiği gibi Latin Amerika hakkında Türk insanı pek fazla bir şey bilmiyor.Hatta aydınlarımız da bilmiyor.Bu çok önemli bir eksiklik.Yukarıda da değindiğim gibi Latin Amerika'daki antiemperyalist hareketlerle Türk Kurtuluş Savaşı büyük benzerlikler taşıyor.O cevher hem Latin Amerika halklarında hem de Türkiye halkında da var.O cevheri işlemek gerek.Bunun için de önce Latin Amerika'yı Türkiye'ye,Türkiye'yi de Latin Amerika'ya iyi tanıttıp o köprüyü kurmak gerek.Bunun için de aydınlara büyük iş düşüyor...

Fakat bu kitap tek başına yeterli değil.Çok değerli bir kitap.Ancak tek başına yeterli değil...

İlk sayfalarında birden beni kitabın içine çeken pek fazla roman hatırlamıyorum.Bu kitabın ilk sayfasında daha kitaba kapılıyorsunuz.

Martin Eden hayatını 'azıcık aşım kaygusuz başım' mantığıyla geçiren ve gemilerde çalışan hantal bir işçidir.Birgün kavgada kurtardığı bir çocuğun ablasıyla tanışır ve ona yani Ruth'a aşık olur.Ruth bir burjuva ailesindendir ve sonuçta o da burjuvadır.Martin Ruth ile aralarındaki sınıf farkını her anlamda iliğine kadar hissetmektedir ve bilmektedir.Martin Ruth'a layık olmak amacıyla kendini geliştirir ve zengin olmak ister.Sürekli kitap okur ve öykü yazıcılığına başlar ve kitap bu çizgide beklenmedik bir sonla sonuçlanır...

Jack London'un kendini de anlattığı bu kitabı klasiklerde en iyi sıralaması yapılsaydı sanırım en üstlerde yer alacak bir kitap olurdu

Mustafa Balbay gerçekten tam bir dil cambazı.Türkçe'yi çok güzel kullanıyor.

Kitabı okurken Orta Asya Ülkelerinin Sovyetlerin dağılışından sonraki durmunu da öğrenerek bir Orta Asya gezisi yapıyorsunuz.Birçok şey değişmiştir kitabın yazıldığı günden bugüne elbette ama yine de Orta Asya'nın durumunun nereden nereye geldiğini görmek açısından güzel bir kitap.Tabi kitap siyaset üzerine kurulu bir kitap değil sonuçta.Gezi kitabı.Geziyorsunuz aynı zamanda.Mustafa Balbay'ın akıcı üslubuyla.Okuyun...

Kitap içinde film seyrediyorsunuz adeta.Attila İlhan'ın anlatımıyla bir film izliyorsunuz.Hepsi de gözlerinizin önünde canlanıyor.

Üstad belki bir aynadan gördüklerim diyebilir bunlara fakat öyle yabana atılmayacak bilgiler içeriyor o anı yaşatarak.

Bu kitabı okuyan bir yönetmen eğer ki cesur ve iyi bir yönetmen ise ve biraz da parası varsa bu kitabı beyaz perdeye kesinlikle aktarır.Ki ben okuyan yönetmenler olduğuna inanıyorum.Tabi fakat maddiyat bu işin önünü kesiyordur sanırım.

Bu kitabın beyaz perdeye aktarılması dileğiyle...