E-Dergi

Marcel Proust Muhteşem betimlemeler, ilgi çekici tespitlerle, gerçekten ilgilisinde enfes tatlar bırakan bir yazar. Üslubu herkesin zevkine hitap etmeyecek, ama edenin de tutkuyla ve tek bir cümleyi kaçırmamak için pür dikkat okuduğu, eserlerini tekrar okuma isteği uyandıran da bir yazar Marcel Proust. Ancak bu kitapları tek başına yazarla değerlendirmek eksik olur bence.Çünkü çeviri de en az yazarın üslubu kadar önemli yabancı dilden çevrilen kitaplarda. Çevirisinden dolayı okumayı yarım bıraktığım kitaplar olduğu düşünülürse; böylesi, bezen takip etmesi bile aşırı dikkat gerektiren, bir eseri hiçbir eğretilik barındırmadan (ve kendi anlattığına göre hiçbir ekleme, yoruma yer vermeden, yazarının anlattığının dışına çıkmadan) Türkçe yazılmış bir esermiş gibi çeviren Roza Hakmen'e de ayrıca çok saygı duyuyorum ve teşekkür ediyorum. Ellerine sağlık Türkçe'ye bu eserleri, böylesi bir güzellikte kazandırdığı için.

"Herkes okumalı" değil, ama bu üslubu seven herkes okumalı bence.

Zaman zaman gözyaşlarına sebebiyet verecek kadar hüzünlü bir hikayesi var. 2. Dünya Savaşı’nın hakim olduğu yıllarda, nazi zulmünden kaçan yahudilerle ilgili, Türkiye ve Avrupa'da yaşananlara dair güzel bir roman. Ayşe Kulin’in akıcı üslubu sayesinde elinizden bırakmadan, bir çırpıda okuyabileceğiniz bir kitap. Tarihi dokusu olan kitapları sevenlere şiddetle tavsiye ederim..

Umut, Veda'nın devamı niteliğinde bir roman. Karakterleri, ortamı ve duyguları öyle güzel ayrıntılarla anlatıyor ki, romanı okuduğunuz süreçte o zaman dilimine bir geçiş yapıyor ve karakterlerin hissettikleri tüm duyguları hissediyorsunuz. Veda’yı okuduysanız mutlaka okumanız gereken bir kitap.

Kitap hakkında yazılacak hem çok şey var, hem hiçbir şey yok... İnsanda bıraktığı duygu çok yoğun, ama kelimelere dökmek zor. Kurgusu , üslubu , konusu ve bunlar arasındaki arasındaki uyum etkileyici… Asırlar arasında gidip gelirken, zaman mefhumunu unutuyorsunuz. Bir yandan karakterlerin bakış açısından olayları seyre dalarken, kendi içinizde de bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Yaşam biçimleri, kullanılan dil, zaman zaman inançlar farklılaşsa da aslında insanın duyguları temelde pek de bir değişime uğramıyor. Kitaptaki her bir karakter bizlere başka bir yönümüzü gösteriyor. Karakterler (ve onların ağır basan her bir özelliği) bir yap-bozun parçaları ve ortaya anlamlı bir bütün çıkabilmesi için parçaların tam olması gerekiyor. Mevlana’nın dediği gibi hepimiz biriz aslında ve birbirimize görünmez bağlarla bağlıyız ve çoğu zaman farketmesek de birbirimizi tamamlıyoruz. Kesinlikle okunmalı… Okumakta geciktiğim ve bunun için hayıflandığım bir kitap…

Favori üç filmimden biridir. İzlemekten sıkılmadığım gibi, her izlediğimde ayrı bir zevk alırım. Bence muhteşem bir film..