E-Dergi

Her ülkeye bir İskender Pala lazım ancak her İskender Pala Osmanlı evladını yazamaz. Bu da bir gerçek. Kalemi kendine has ve özgün.

Can yayınlarından çıkan bir Dostoyevski mi? Alın ve okuyun!

Kitabın karakterleri, yazarın tutumu, dili, kurgusu o kadar güzel ki... Zekice ördüğü ve gerçek dünyanın saklı tarafında kalan şeyleri anlatmada çok başarılı buldum. Okuduğum ilk distopya olmasına rağmen bana distopyayı sevdiren bir yazar oldu kendisi. Söyleyecek çok şey var aslında ama sadece alıp okumanızı öneriyorum.

Pegasus'un hediye ettiği ince bir set... Sohbet edercesine, günlük bir anlatımı var.

İki genç kızın tatil için çıktığı dağ yürüyüşünde yaşadığı 4 günü 380 sayfaya sığdırmış yazar. Ama bazı kısımları yüzeysel geçmiş. Örneğin Stocholm sendromu. Aşk kitabı diye alacaksanız, hayır bu bir aşk kitabı değil. Her neyse, hani derler ya ummadığın taş baş yarar diye, okuyun ve görün. Yanlış kişiye güvenmenin nasıl sonuçlar doğuracağını gösteriyor bir nevi ancak Britt'ın iç sesinin aşıp mantığını konuşturması sayfalar sürdü. Sevdiğine toz konduramaması yüzünden başını beladan kurtaramadığı gibi başkalarını da yaktı ve doğruyu yanlış, yanlışı doğru görmeye başladı. Bu yüzden keşke hakim bakış açısıyla yazılsaydı dedirtti. Ama genele bakarsak güzel bir kitap. Darbenin kimden geleceği belli olmuyor ve yazar demek istiyor ki dünyaya at gözlüklerini çıkararak bak.