E-Dergi

Dostoyevski, yazarlık hayatı boyunca işlediği önemli temaları bir araya getirdiği Karamazov Kardeşler’i ölümüne üç ay kala tamamladı. Saygın kitap eleştirmenleri ve bir çok yazara göre dünyanın en üst metni olarak kabul edilir. Hatta Hemingway’in intihar etmesinin nedeni "Hiçbir zaman böyle bir kitap yazamayacağım" düşüncesi olduğu söylenir. Bu doğru mudur bilinmez ama Karamazov Kardeşler kitabı, bizlere kısaca "insan"ı anlatıyor diyebiliriz hem de her türden, gerçek, canlı kanlı insan...

Huxley, akla gelen diğer ütopyaların aksine (Üstün Ülke, Ütopya, Devlet, Güneş Ülkesi) daha farklı bir üslupla eserini kaleme almıştır. Aklımıza gelen hemen hemen her ütopya eseri, yazıldıkları dönemin olumsuz koşullarını göz önüne alıp, daha iyi/güzel ya da daha insancıl, paylaşarak nasıl yaşanabilir sorusunun cevabı aranmış ve dönemine alternatif bir yaşam tarzı kurgulanıp yol gösterici olmuştur. “Cesur Yeni Dünya” ise üslüp olarak bu eserlerden farklı olarak dünya nereye gidiyor ya da diğer bir ifadeyle nereye sürükleniyor sorusunun cevabını arıyor. Huxley, bu sorunun cevabını saygıyı hak eder bir biçimde yüzlerce yıl sonra dünyanın gelebileceği nihai noktayı kaleme almıştır. Kitapta 26.yy Londra’sını anlatılmaktadır.

Ernest Gellner, ulusçuluk teorileri alanındaki en etkili yazarların başında gelir. Son otuz yılda üretilen çalışmalarda, Gellner'in ulusçuluk teorisinin yedi bin defa referans verilmiş olması; onun, özellikle de Uluslar ve Ulusçuluk isimli kitabının, bu alan için ne anlam taşıdığını göstermekte ve başka söze gerek bırakmamaktadır.

İbn Haldun'a göre devlet, insan tabiatının bir gereğidir. Sebebi de şudur ki, insan tabiatı hem toplu yaşamaya hem de bir hakimiyet altında bulunmaya muhtaçtır. Buna binaen devlet ile toplum arasında sıkı bir ilişki vardır ve bu ilişki felsefedeki madde ile şeklin münasebeti gibidir. Bundan dolayıdır ki, birindeki çözülme diğerinin de çözülmesini etkiler. Devletin olmadığı yerde anarşi olur. Anarşinin olduğu yerde hayat olmaz. İbn Haldun insan neslinin devamını bile devletle kaim görür.

Çile çekmeden, düşüncenin, özgürlük mücadelesinin her safhasında bulunmadan, emek harcamadan ya da feda etmeden başarı elde etmek imkânsızdır. Aliya İzzetbegoviç bunun farkındadır ve tek bir amacı vardır o da yeniden dirilmek, özgür olabilmek için bilinçli Müslümanlar yetiştirebilmek. Kurtuluşa ulaşmanın tek yolunun bu olduğuna inanır. Merhum Aliya'nın mezar taşı, adeta hayatının özeti gibidir ve şöyle yazar, “Allah’a andolsun ki biz, asla köle olmayacağız.” Kitaplarını okurken köle olmamak için verdiği mücadeleye yakından tanıklık edeceksiniz.