E-Dergi

Murakami'nin üslubuna bayıldım. Her yeni sayfada metni okudukça anlatımda bahsi geçen ortam zihninizde o kadar güzel kurguluyor ki sadece imgesel olarak da değil, ortamın diğer fiziksel etkilerine de (esintisi, koku) mağruz kalacak şekilde okuduklarınızdan etkileniyorsunuz. Uslubuna hayran kaldığıma göre artık gönül rahatlığıyla Murakami'nin diğer kitaplarını topluca sipariş edip okumaya başlayabilirim.

Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek üçlemesine başlamadan önce yazarın yazım üslubuna alışmak için okuyayım diye almıştım, beğendim, fena değil. Sade bir anlatıma sahip, kitap içindeki çizimler de yeterince iyi sayılır.

Müslümanlarin kendi tarihlerine bigâne kalmalari üzerine yoğunlaşmış bir kitap. Beni ilk kısımlarda etkileyen şeylerden biri Resulullahin vahiy katipligini yapan ve vahyin gelisine bizzat sahit olmus Abdullah bin Sa'd bin Ebi's-Sarh bile zamaninda irtidat etmis. (yani kendi rizasiyla dinden cikmis) peygamberin katibi yapmis bunu, düşünün.

s. 54'te Japonların bireysel züht ve tasavvufi eğitiminin ekonomik üretimde nasıl etkin rol oynadığını anlatmış, sayfada (s. 55) da bu patronage sistemini batı ile karşılaştırmaya devam ediyor, paragraf uzun olduğu için buraya eklemiyorum. japonlara bir kez daha saygı duydum.

Hakkında pek fazla bir şey söylememe gerek yok, okuyup okuyabileceğiniz en tatlı, kısa sürede biten, tadı damağınızda kalan kitaplardan biri. Animasyon filmini de kitabın hemen ardından izlerseniz güzel bir kombo yapmış olursunuz; The Little Prince (2015) http://www.imdb.com/title/tt1754656