E-Dergi

Belki de her gün karşılaştığımız, önemsemediğimiz, dikkat etmediğimiz ve bize basit gibi görünen olayları Sabahattin Ali mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Kaleminden çıkan her hikaye kendini okutmakla kalmıyor insanı ve ilişkilerini de yeniden gözden geçirmeye çağırıyor. Anadolu'nun farklı coğrafyalarından farklı hikayelerle yine çok güzel bir eser sunuyor bizlere.

Dili sade, anlaşılır ve akıcı. Olay örgüsü fena olmamakla birlikte belli bir yerden sonra olaylar gereksiz uzatılmış. Bazı bölümlerin zorlama olduğu olaya daha fazla gizem katmak için uzatıldığı hissi veriyor ancak genel itibariyle hızlıca okunup bitirilebilecek bir kitap.

Roma deyince Cicero anılmadan olmaz. Tüm Roma tarihinin en önde gelen düşünür ve siyaset adamlarından Cicero bu eserde Platon'un kitaplarında olduğu gibi fikirlerini başkalarını konuşturarak aktarıyor. Adından da anlaşılacağı üzere dostluk kavramı, dost ve dostluk nasıl olmalı çerçevesinde fikirlerini belirtiyor. Herkesin katılıp katılmayacağı fikirler olmakla birlikte 2100 yıl önceki tespitleri ve bakış açısı gerçekten çağının ne kadar önünde olduğunu gösteriyor.

Altı nesli kapsayan akıcı ve insanı içine çektikçe çeken bir hikaye. Mustafa Kutlu'nun okuduğum ilk eseriydi. Okuduktan sonra hemen diğer kitaplarını da araştırmaya başladım. Kişiler ve olaylar güzel, kısa ve öz bir şekilde betimlenmiş. Toplumsal düzenin değişmesi, yaşam standartları ve özellikle kuşak çatışması temaları bir anda ben bunları sanki yaşadım hissi oluşturuyor. Özellikle modern zamanlara doğru azalan aile bağı, kültürel yozlaşma açık bir şekilde hikayeleştirilmiş. Kitapseverler endişe etmeden okumalı.

Kendi yorumunu katmadan, belgeler ve gerçekler üzerinden bir tarih yazımı. Bazı yorumlarda akademik bilgiler içerdiği ve bundan dolayı okunmasının zor olduğu belirtilmiş. Tarih yazımı akademik olmazsa, içine kişisel hisler karıştırılırsa o zaman objektif olmaktan da uzaklaşır. Zamanımızın en büyük problemlerinden birisi maalesef günümüzdeki birçok tarihçinin eldeki verileri evirip çevirerek gerçeklerden uzaklaştırmasıdır. Halil İnalcık bu hataya düşmeyerek neden bu kadar büyük bir tarihçi olduğunu da bir kez daha göstermektedir.