E-Dergi

Madam Bovary, bir kısmın beğenip bir kısmın beğenmediği bir kitap, bazılarının sevip bazılarının ise nefret ettiği bir baş karakter. Hayattan tam olarak ne beklediğini bilmeyen, elindeki ile yetinmeyip hep daha fazlasını isteyen ve bunun için savaşıp, birçok ahlaki değeri de hiçe sayan bir karakter Madam Bovary. Kitap akıcı, betimlemeler uzun ve oldukça sert göndermeler içermekte. Her ne kadar asıl kahramanlar Bovary'ler gibi gözükse de bana göre asıl verilmek istenen mesajlar daha çok eczacı Bay Homais üzerinden verilmiş (Kiliseye eleştiri, bilime güvenmek vs). Realist akımın en önemli kitaplarından birisi olan bu eser kitap kurtlarının da listesinde ve kütüphanesinde mutlaka olmalı.

Edebiyatın kabul edilen ilk psikolojik romanı olması sebebiyle okunması gerekir diye düşünüyorum. Henüz istenilen kalitede romanların olmadığı ancak emekleme döneminin de artık bitmeye başladığını gösteren bir dönemin ürünü olarak gösterebiliriz. Madame Bovary ve Anna Karenina'nın Türk versiyonu demek yanlış olmaz. Yazarın da zaten bu kitaplarıdan etkilendiği ve konu olarak aşağı yukarı aynı doğrultuda gittiğini kitabı okurken anlıyoruz.

Vatan sevgisini anlatan kitap evet ama asıl soru şu: Neden bu kadar vatan kavramının ön plana çıktığı bu kitabın daha ilk gösterisinde yazarı gösterim sırasında tutuklanıyor? Neden sürülüyor? Sürüldükten sonra neden gösterime devam ediyor? Kim veya kimler vatan sevdasından rahatsız oldu? Her şeyin üstüne vatan sevgisini koyan İslam Bey, onun peşinden giden Zekiye ve sürpriz son. Aslında kitabın gidişatında sonu tahmin edilebiliyor çok da sürpriz gelmeyebilir çoğuna ama önemli olan verdiği mesaj değil mi?

Müthiş bir kitap, müthiş ve sıra dışı bir konu. Filmini izlemiştim kitaptan habersiz ama kitabı okuyunca film ile tam benzer olmadığını görmek beni sevindirdi. (Bu arada filmi de efsanedir. Dönem filmleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir.) Kitap hayatı sadece koku almayla algılayan, hayallerini bile kokunun şekillendirdiği, insani tüm duygulardan uzak Jean-Baptiste Grenouille'un hikayesi. Bir an için gerçekte yaşasa insanın kanını donduracak hareketleri, kitabı okurken de acaba ortaya ne çıkacak gibi bir merak uyandırıyor ve bir anda istemsiz bir şekilde Grenouille'u desteklerken bulabilirsiniz kendinizi. Kitapla ilgili olumsuz tek şey çeviri de yer yer hataların ve devrik cümlelerin olması. Sanki gidişatı bozmuş bazı yerlerde. Diğer bir konu da bazı yerlerde ne kadar çok koku kelimesi geçiyor rahatsız edici yazmışlar. Konu zaten koku ne bekliyorsunuz acaba?

Bir savaşçı ve güreşçi olan Okonkwo üzerinden, kültürel ve dinsel asimilasyonun, sömürgeleştirmenin, kültürel yıkımın gözler önüne serildiği müthiş bir kitap. Yazarın kendisinin de bir kabileye mensup olması olayları daha da ilginç kılmış. Afrika'nın günümüzde nasıl bu şekilde fakirleştirilip, kendi vatanlarında parya edildiğini az çok bu kitapla anlayabiliyoruz. En azından küçük bir kabile üzerinden tümevarımla bir fikir edinebiliriz. Farklı kültürlere merakı olanlar için tavsiye edilir.