E-Dergi

Simyacıyı okuduktan sonra açıkçası bu kitap pekte gitmiyor. Biliyorum Simyacıyla kıyaslanamaz bile. Çünkü Simyacı artık bir Coelho klasiği. Bu kitapta Kazaklı epilepsi hastasının anlattığı kısa hikayeler oldukça ilgimi çekti ve sıkılmadan okudum. Simyacıda ki tadı beklemeyin ama illa okumak istiyorsanız da çokta sıkıcı bir kitap değil.

Oktay Akbal ustanın o insanı alıp götüren sürükleyici üslubuyla bir çırpıda, bir solukta okunacak bir kitap. Gerçektende Oktay Akbal'ın karakterleri öylesine canlı ki yanı başınızda hissesiyorsunuz her birini. Kendinizi onların yerine koyabiliyor, onların dünyasına bir çırpıda giriveriyorsunuz.

kitap güzel giderken bir yerini görünce soğudum okumayı bıraktım. 80 lere geçen bir olay anlatırken internetten bahsedilmiş. Daha 80 lerde bilgisayar bulmak zorken internet nerden çıktı hocam. Bence bir kitap yazılırken böyle hatalar yapılmamalı. Çok acemice yazılmış bir kitap. Bence hocam siz TRT deki yayınızla sınırlı kalın, biz sizi orda sevdik.

Soner Yalçın ustanın şimdiye kadar kimsenin yazmaya cesaret edemediği, din siyaset ağını gözler önüne seren bir kitap. "Tarih, tarih kitaplarından okuduğumuz tarihten çok farklıdır" diyor üstad. Üstad diyince aklıma geldi Soner Yalçın, üstad kelimesinin ibraniceden gelme olduğunu da bu kitapta söylüyor. Daha bir çok farkına varamadığımız ayrıntıyı okuyunca hayretler içerisinde kalacağımız bir kitap. Herkesi okuması gerekli diye düşünüyorum.