E-Dergi

Bu kitaptan öğrendiğim,
1958 yılları civarında gazeteciler haberleri polis şeflerinden alırlarmış.
Ve Doğan katırcıoğlu gibi Polis gazetecileri saat gece 2'lere, 3'lere kadar
karakol kapılarında bekleyip, aldıkları havadisler ile gazetelerine
giderlermiş. Ertesi günde, küçük bir çoçuğun elinde yazıyor yazıyor . diye
satılırmış gazeteler. Olur Böyle Vak'alar kitabında yakın tarihimize ışık
tutacak ilginç vak'alarda bulunmaktadır. Örneğin 24 Ocak 1959'de vuku bulan
Küçükyalı Neş'e sineması faciasına ve Lüks Nermin olayına değişik bir bakış
açısı getiriyor. Ben kitapta bu 2 olay hakkında epey bilgi sahibi oldum.
Yakın tarihimizdeki bu 2 olay hakkında ve daha fazla ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyen
herkesin merakla okuyacağı bir kitap Olur Böyle Vak'alar.

Nihayet Yüzüklerin efendisi İki Kule kitabını da okudum aynı yazarın diğer iki kitabı Hobbit ve Yüzüklerin efendisi Yüzük Kardeşliğinden sonra. Bu 2. kitapta karşımıza yeni bir ırk olan ENT'ler cikiyor. Gerci bizim icin yeni ama Orta dünyanın en eski ırklarıymış bunlar. İlgincler.. Bu ENT'lerle olan kısım biraz anlatım ağırlığı içeriyor. Ama yine de sıkılmadan okunabilmeli Tolkien'in bu kitabı. Shelob nedir? Bu kitapta fazla bir bilgi yok. Acaba Hobbit'te okuduğum Kuyutormani'ndaki örümcek adamlarin atası mı? Daha fazla aciklayici bilgi olabilirdi. Merakta kaliyor insan. Ve nihayet ilk savas ta yapılıyor kötü karanlığın orduları ile insanlar arasında. Diğer savaşta kapıda. 3. kitabı da okuyup bitirdikten sonra Orta Dünyanın kapılarına kilit konacak. Dünya ikiye ayrılmıştır; Yüzüklerin Efendisini okuyanlar ve okuyacak olanlar. Ben okuyanlar tarafında olacağım için mutluyum.

Bir muggle olarak kitabi sade buldum. Olaylar cok cabuk gecistiriliyor ve sonuclaniyor. Biraz daha fazla ayrintiya, derine girse dallanip budaklansa daha guzel olabilirdi. Voldemort hakkinda biraz daha fazla bilgi olabilirdi kitapta. Her okuyan kisi Voldemort'un nasil kotu yone kaydigini merak eder. Ben de merak ediyorum.

Ohhhh sonunda bitirdim kitabi. İkinci kitabi okumak icin sabirsizlaniyorum. Acaba Frodo ve Sam tek baslarina mi gidecek? Yoksa digerleri onlari izleyip beraber mi Mordor diyarina girecekler? Filmine de gittim hemen sonra. Film de cok guzel olmus. Ama bazi noktalar degismis. Bence degistirmesi de iyi olmus cunku biraz merak uyandirci katmis. Eger ki kitap ta harfi harfine filmi yapsaydi, kitabi okuyanlar az biraz sıkılırlardı. Neyse gene kitaba geleyim. Tolkien'in gunumuzden 50-60 yil oncesinde yazmış olduğu bir kitabı bu kadar gec okuduğum, Orta Dünya'ya gec adım attığım için kendime kızıyorum. Ama butun suçu kendimde bulmuyorum. Kitapevlerinin, yayınevlerinin de suçu var. Bu kadar muhteşem bir yapıtı filmi yapılmadan önce pek ala halkın okuduğu gazete, dergi, dinlediği radyo, izlediği TV gibi büyük kitlelere ulaşan araçlarla bizlere tanitabilirlerdi. Tolkien'in Hobbit'ini ve Yüzüklerin Efendisi-Yüzük Kardeşliği bitti. Sırada diğerleri var. Ne derler NEXT...

Bu kitabı ilk okuduğum tarih epey eski, orta okul yıllarım idi. O zamanlar martı Jonathan'in hayatini anlatan bir roman olarak okudum. Üniversite yıllarımda bir kez daha okuduğumda, Martı Jonathan üzerinde anlatılmak istenen asıl fikir; hiçbir zaman yerimizde saymayalım, her zaman hedefimiz olsun ve hedeflerimiz gerçekleşene kadar çalışmayı, yeni hedeflerimizin eskilerinden daha yüksek, daha iyi, daha güzel olması gerektiğidir. Martı Jonathan diğer martılardan daha yükseklere uçmayı, dah derinlere dalıp en leziz balıkları avlamayı hedeflemiştir kendine. Ve her seferinde de bunu gerçekleştirip kendisine daha yüksek, daha derin hedefler seçmiştir. Richard Bach, herkesin bir hedefinin olması gerektiğini ve her seferinde bir öncekinden daha iyi hedefler seçmemiz gerektiğini, mutluluğumuzun bu olduğunu anlatmaya çalışmıştır. her yaşta okunması gereken, bir solukta okunan bir kitap.