E-Dergi

Uzun zamandır Cengiz Aytmatov okumamıştım. Kendisi hakkında fazla söze gerek yok zaten. Kısa ama etkileyici izler bırakan bu hikâyeyi özellikle 'Fedakârlık'ın simgesi olan öğretmenlik mesleğini yerine getiren herkes okumalı. Damağınızda güzel bir tat olarak kalacak ve hafızanızda yer edinecek.

Bu tür kitaplar bana hitap etmiyor. Tarzım değil. Çok da kızıyorum. Yine de hakkını yemeyelim, son 80 sayfa idare ederdi. Geri kalan 480 sayfayı çöpe at. Başladığım bir kitabı yarım bırakmayı sevmediğim için sonuna kadar dayandım. Hevesle, heyecanla bekliyordum. Ancak şimdi zamanıma ma yanayım yoksa verdiğim paraya mı? Kitaplığımda bulunmaya değer bir kitap değil.

Eee? Ben sonundan hiçbir şey anlamadım. 800 küsur sayfayı boşuna mı okudum yani? Oysaki ne güzel gidiyordu, heyecanlıydı. Ya ben anlamadım ya gerçekten hayal kırık oldu. Belki de devamı gelecek. Öyle olursa hiç şaşırmam. Hatta olmalı, devamı gelmeli. Yoksa geçen zamanıma acırım.

Biri 'İlk Gün'ü merak eden Astrofizikçi, diğeri 'İlk İnsan'ı merak eden Paleontolog. Güçlerini birleştirip voltran oluşturuyorlar. :) Gizemli bir taşın kaynağının peşine düşüp dünyayı dolaşıyorlar. Arkalarından da tehlikeler takipte. Bilimsel bir macera romanı. Dan Brown'ın birkaç beden altı. Yine de fena sayılmaz. Üst üste aynı tür kitapları okumam ama soğutmamak için hemen serinin ikinci kitabına başlıyorum.

İlk kitabı kadar güzeldi. Olaylar kaldığı yerden devam ediyor. Kitap yine iki zamanda ilerliyor. İmam Gazalî bu kez şan, şöhret, rahat içindeki hayatını terk ederek nefsi terbiye yolculuğuna çıkıyor. Diyar diyar dolaşıyor. Hans ise içinde geçmişiyle hesaplaşma ve hidayete erme yolculuğuna çıkıyor.