E-Dergi

Jean-Paul Roux, Babür'ün sadece hayatını yazmamış, Babür Şah'la dost olmuş resmen. Olumlu, olumsuz bütün özellikleriyle, yargılamadan, Babürname'deki boşlukları da tarihi kaynaklar ışığında doldurarak harika bir eser yazmış. Babür'ün hayatını Babür'ün kendisinden daha güzel anlatıyor diyebiliriz. Sadece Hindistan'daki Türk-İslam varlığıyla ilgilenenlerin değil herkesin zevkle okuyacağına inanıyorum.

Martı yayınlarını gerçekten kutlamak isterim. Aamir Khan'dan sonra So Ji Sub'u da bizimle buluşturduğu için. So Ji-Sub şahsen benim favori yıldızım Güney Kore'deki. Sadece fotoğraflar için de alınır tabi ;) ama So Ji-Sub'un dünyasına bir yolculuk gibi, hüznü, yalnızlığı, utangaçlığı, sevimliliği, her şey kitapta var bence. Ayrıca insanda acilen Güney Kore'ye gitme hissi de uyandırmıyor değil.

Doğrusu beklediğimi buldum diyemem, herkes gibi ben de kitabı "Aamir Khan"ı sevdiğim için aldım, Hint sinema endüstrisinin geçmişini öğrenmek için değil. Yazarın bakış açısını beğenmedim, Aamir Khan'a çok uzaktan bakıyor, A. Khan gibi çok yönlü ve bir çok kişiye ilham vermiş farklı bir insanı sinemanın içine hapsetmiş. Yine de Aamir Khan'ı seven ve daha iyi tanımak isteyenler için kitaplıkta yeri var. Aamir Khan kendi yolunu kendi anlatmak isterse bir gün (umarım) zevkle okuruz.

Yukio Mişima'nın Bereket Denizi serisinin Kaçak Atlarla beraber okurken en çok keyif aldığım kitabıydı. Son iki kitapta seri çıkmaz bir yola girdi sanırım yazarın intihar sebebi de bu olsa gerek.
Japonya'nın soğuk güzelliğini Mişima'dan daha güzel anlatana rastlamadım.

Erhan Güleryüz gibi olağanüstü bir sanatçıya yakışan harika bir eser. Kitabın en güzel tarafı da;şiirleri Türkçe okusanızda, İngilizce okusanızda aynı duyguları yakalayabiliyorsunuz, tabi burda çevirmenin de başarısı büyük, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum...