E-Dergi

Bu kadar naif ve duygulara değen bir romanı uzun zamandır okumamıştım.

Mathea’nın yalnızlığı okudukça boğazınızda bir yumruya dönüşüyor.

Küçük bir kasabadan gelen bir gencin, bir tütüncü dükkanında dünyayı, aşkı ve insanı tanıma sürecini izliyoruz. İnsanın içinde taşıdığı yüceliği de alçaklığı da genç tütüncü çırağımızın gözlerinden görüyoruz.

Jaguar yayınevi yine harika bir yazarla tanıştırdı beni. Otobiyografik öğeler taşıyan romanda, tutunamamış insanların bir bakımevinde yaşadığı sefaleti, insanın alçaklığının sınırı olmayışını, tükenişi hissediyorsunuz

romanın ana karakteri Elias Rukla bir modern-postmodern dönem geçişi kahramanı. Bir edebiyat dersi sırasında yıllardır derslerine konu olan Yaban Ördeğini anlatırken, yapıttaki yan karakterlerden birinin cümlesine takılır ve yapıtla ve (paralel olarak da) kendi hayatıyla ilgili bildiği her şeyi yeniden gözden geçirir.
Boğazınızda bir düğümlenme hissiyle okuyorsunuz romanı. Aslında romandaki her bir karakterin ayrı bir romana konu olabilecek bir hikayesi var.
Uzun zamandır okuduğum en etkileyici hikayeydi. Yazarın daha fazla yapıtının dilimize kazandırılmasını umuyorum.