E-Dergi

Osmanlı imparatorluğunun çöküş nedeni ya da nedenleri,doğu ile batı arasındaki büyük gelişme farkı,Müslümanlık ile Hristiyanlığın tartışılığı bir kitap.
Askeri alandaki farklılık,zenginlik ve iktidar peşinde koşmak,toplumsal ve kültürel farklılıklar,modernleşme farklılıkları ,laiklik ve sivil toplum gibi konular üzerinde tektek durulmuş.Gelişmelerin nasıl bu kadar tersine bir seyir gösterdiği tartışılıyor.En göze çarpıcı şu saptama sıklıkla yapılmış.Eğer İslamiyet;özgürlüğe,bilime,ekonomik gelişmeye engelse geçmişte İslam toplumu her üç alanda da nasıl öncü oldu?Hemde Müslümanlar inançlarının kaynaklarına ve doğuşuna zamanca bu günkünden daha yakın oldukları halde.
Sonunda özet olarak şu iki görüşe kadar inilebilmiş.Bir tanesi;bütün kötülükleri İslam'ın kutsal mirasının terk edilmesine bağlayarak gerçek ya da hayal edilen geçmişe dönmeyi savunuyor.Diğeri ise;en iyi yol Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyetinde ete kemiğe büründürülen laik demokrasidir deniliyor.
İkiyüzbir sayfa boyunca anlatılanlar sonucunda yinede bir karara varılamamış ve suçlunun Türkler,Moğollar,Emperyalistler,Yahudiler,Amerikalılar....liste uzuyor,bulmaca çözülememiş,şiddetin azaldığı yönünde de bir belirti yok diye kitabın sonu bağlanmış.
Oldukça etkileyici ve düşündürücü bir kitap.Okumanızı tavsiye ederim.

Erhan Bener;çok beğenerek okuduğum yazarlarımızdan bir tanesidir.Şimdiye kadar da Işığın gölgesi,Oyuncu,Ölü bir deniz,Sıradışı bir kadının otobiyografisi,Yalnızlar adlı kitaplarını çok beğenerek okudum.
Bu kitabı okurken bazı bölümlerinde,gerçekten yorulduğumu hisettim;ama buda yazarın kaleminin gücü olsa gerek.Kitabın arka kapağında, Andre Miguel ''Ustaca yazılmış,inandırıcı bir psikolojik tablo'' diyor.
Kitabın baş kahramanı;babasını küçük yaşta kaybetmiş,annesi ile birlikte yaşayan,içine kapanık bir delikanlı.Olaylar kahramanın yaşantısının üç ayrı dönemini anlatıyor.Askerlik hizmetini yerine getirirken yaşadıkları,anne ve akrabaları ile yaşadıkları,kız arkadaşları ile yaşadıkları.Özellikle psikolojik romanlar okumaktan hoşlanan okuyuculara tavsiye ediyorum,gerçekten oldukça başarılı şekilde yazılmış.

Bu kitabı bitirdiğim günden bu yana şunu düşünüyorum.Bu kitabı ve yazılıp yayınlanacak diğer iki cildi (biliyorsunuz bu kitap üç cilt olarak tamamlanacakmış) büyük- küçük her kes okumalı nasıl ki ''Şu Çılgın Türkler'' kitabı milyonlarca okuyucu tarafından okundu,ödünç verildi,hediye edildi, hala da okunuyor.Böyle düşünmemin sebebi şu;çünkü her kes bir şeylerden rahatsız,herkes bir şeyleri, birilerini birbirlerine şikayet ediyor.Peki devamlı böyle şikayet eder bir şekilde yaşıyoruz ama hiç bir şeyin düzeldiği- değiştiği yok.Bu kitabı okuyalım ki yapmamız ve yapmamamız gereken şeyleri öğrenelim,öğrenecek bir şey bulamıyormusunuz ozaman da Sayın Doğan Cüceloğlu ile yazdığı her cümlede aynı fikirde olduğunuzu görüp yanlız olmadığınızı hissedersiniz.
Kitabın en son sayfasındaki şu üç satır çok önemli.
''-Bütün bu çabaların amacı ne?
-Yanıtı biliyorsunuz.
-Öyle bir ülke yaratalım ki, çocuklarımız ''mış gibi'' yaşamak zorunda kalmasın.''
O zaman bu işe bu kitabı okuyarak başlayabiliriz.

Aras yayınlarının tanıklık dizisinden olan kitap;içinde bulunduğu yaşam şartları dolayısıyla ilkokuldan sonra okula devam edememiş, ama kitap okumaktan ve yazı yazmaktan hiç bir zaman ayrı kalmamış amatör bir yazar olan Agop Arslanyan tarafından yazılmış.
Bu dizinin (tanıklık dizisi) yayınlanma sebebi;bu gün artık kaybolmaya yüz tutmuş geleneklerin ,yaşayışların ,tatların,acı tatlı deneyimlerin izini sürmeye çalışmakmış ve genellikle amatör yazarlar tarafından kaleme alınan yazılarmış.
Geçmişe ve doğulan memlekete karşı hissedilen büyük bir özlemle yazılmış olan kitap Sayın Agop Arslanyan ve eşinin seneler sonra Tokat şehrine bir otomobil ile girişleriyle başlıyor.Sonra eski komşular,ünlü Tokat kebabını adabıyla pişiren lokantalar,eski yapılar,el sanatları,yaşayan yaşamayan bir çok Tokatlı;Ermeni,Türk,Kürt,Alevi,Yahudi, Rum,Çerkes ve Tokat'ı anlatan,tanıtan nice özellikler aktarılıyor.
Bu dizinin kitapları amatör yazarlar tarafından kaleme alındığı için edebi yönden bir beklentide bulunmayınız.Ama anı türünde ve farklı yöreler hakkında kitap okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

Türk araştırmaları alanında yüksek lisans derecesi olan yazar aynı zamanda Türkiye'nin geçmişi ve bu günü hakkında bir dizi konuyu kapsayan bir derginin sürekli yazarlarından ve ünlü yönetmen Elia Kazan'ın eşi.Bütün bunlar bir araya gelincede ortaya oldukça başarılı bir roman çıkmış.
Halide Edip Adıvar;çok beğenerek okuduğum yazarlarımızdan bir tanesi.Kitap yazarın birebir hayat hikayesi değil vede sadece çocukluk,gençkızlık ve ilk evliliğinin sonuna kadar olan bölümü kapsıyor.
Halide Edip'in hayatını zaten hepimiz biliyoruz (özel ilgi alanımız olmasa da Orta okul ve lise derslerimizden biliriz),kitabı bitirdikten sonra Halide Edip'in hayatını anlatan yazıları tekrar okudum ve işte ozaman zaten çok beğenerek okuduğum kitaba bir kez daha hayran oldum.
Bence gerçekten çok özümseyerek yapılmış bir araştırmanın sonunda yazılmış çok başarılı bir şekilde kurgulanmış bir roman.
Okumanızı tavsiye ediyorum.