Toplam yorum: 3.080.122
Bu ayki yorum: 0

E-Dergi

Ender Artur Tarafından Yapılan Yorumlar

16.09.2007

Engin Aktel;Kestane Karası adlı kitabında, 1940'lı yıllarda Burgazada'da yaşayan,ekmeğini denizden çıkaran balıkçıları ve ada halkını anlatıyor.Sevgi,saygı,korumacılık ve paylaşma duygusu ile birlikte omuz omuza yaşayabilen Rumları ve Türkleri anlatıyor.
Kitapta oldukça zengin bir kadro olmasına rağmen konu bölünmesi veya olaylardan uzaklaşma olmuyor oldukça akıcı bir dille yazılmış.

Romanda,bir çok bildiğimiz gerçek tekrar gözlerimizin önüne sunuluyor.İnsanlara zenginliklerini sunan deniz, kendisine hor davranana, örneğin dinamitle avlanana bedelini ağır ödetiyor. İnsanın denizle mücadelesinde harcadığı emeği 'çalmaya' çalışan tüccarlara yönelik tartışmalarda da, kişisel çıkarların, amaç birliğinin ve dayanışmanın önündeki en büyük tehdit olduğuna gönderme yapılıyor.Balıkçılardan birinin avladığı üç adet orkinosu çok ucuz fiyata kapatmaya çalışan tüccara karşı ada halkının yaptığı savunma ve ortak karar sonucunda oluşturulan kooperatif faaliyeti dikkati çeken bir nokta oluyor.
Roman,ailesini yıkıcı bir depremde kaybeden dışarlıklı Sami'nin yolunun bir gün Burgazada'ya düşmesi ve kendi isteğiyle hiç bir beklentisi olmadan Stelyo Reis'e (Reis bile olduğunu bilmeden ) yardım etmesiyle başlıyor.Aralarında kültür,din,yaşam farkı olmasına rağmen sıkı bağlar oluşmaya başlıyor.Stelyo Reis Sami'yi ölen oğlunun yerine koyuyor,Sami'de Stelyo Reis'i ve ailesini kaybettiği ailesinin yerine.Böylece adadaki yaşam,balıkçıların yaşantısı,deniz hayatı anlatılmaya başlıyor.
Olaylar,bir gün Stelyo Reis'in ağları toplamak için tek başına denize açılmasıyla gelişmeye başlıyor.
Amansız Kestane Karası fırtınası patlıyor.Gelişen olaylar karşısında normal yaşamlarında birbirlerine düşman olan insanların nasıl birbirlerine kenetlendiklerini,bazılarının ise tamamen kopup gittiklerini,bazı durumlarda katı kuralların bile önüne geçilebileceğini okuyorsunuz.Oldukça sürükleyici,her sayfada ayrı bir fırtınada yolculuk eder gibi hissettim kendimi.Hem üzücü hem tatlı sürprizlerle dolu,sıkılmadan okunabilecek bir kitap.
03.09.2007

Zaman da eskir,Ayla Kutlu'nun kendi hayatının 22 yılını anlattığı bir anı roman.

Baba Selahattin Kutlu, Cumhuriyetin ilk kuşak öğretmenlerinden.Anne Sabriye Kutlu, üç sınıflı köy ilkokulunu bitirmiş.Okumak için bütün dünyasını unutabilen (elindeki kitabı bırakamadığı için kızının yaralanmasına sebebiyet verebilecek kadar),zeki bir kız.Dört çocukları olur;Altan,Ayla,Alsan ve Zafer.Bir kız,üç erkek.

Hem dünyanın hem Türkiye'nin içinde bulunduğu,hemde karı koca Kutlu'ların kişiliklerinden dolayı hayat oldukca zor geçecek ama yinede okumayı,toplumsal kimliklerini,yaşam hakkındaki kendi özgün görüşlerini bırakmayacaklar;yaşam ne kadar zor olursa olsun bir omuzları çökse öbür omuzlarıyla çocuklarını okutacaklar,kah elektriği bile olmayan küçücük evlerde alt alta üstüste şekilde yaşayacaklar ama yılmayacaklar.

Kitapta anlatılan bazı yerleri,kişileri,olayları sanki daha önceden tanıyor,biliyor gibiyim çünkü iyi bir Ayla Kutlu okuyucusuyum.

Mesela bu kitapta anlattığı Sara yengesiyle birlikte gittiği;Bağdat caddesindeki ahşap köşkte yaşayan hanım,Bir göçmen kuştu o ve Emir bey'in kızları kitaplarının baş karakteri Nevnihal hanımın annesi Yeşil hanımmış.Zaten sadece yaşadıklarını anlatmıyor, romanlarında çok sık rastladığımız Hatay, Gaziantep, İskenderun coğrafyasını da başarıyla aktarıyor. Ve tabii unutulmuş, hatırlanmak istemeyen çok dramatik ayrıntıları da.

Ben çok beğenerek okudum,tavsiye ediyorum mutlaka okuyunuz.
12.08.2007

Girit'ten Cunda'ya;1948 yılında Ayvalık'ta ölen bir Girit mübadilinin bıraktığı üç defterdeki bilgiler ışığında oluşan,bir Girit nostaljisi anlatan üçlemenin üçüncü kitabıdır.
İkinci kitap olan Kuşaklar/ya da Ayvalık yaşantısı kitabını anlatan yazımı "hayat artık daha da zordur ama sürprizlerde henüz bitmemiştir" diye bitirmiştim.
Aynakis'in Yunanistan'dan kaçmasini (Aynakis mübadeleden önce Türkiye'ye gelmiştir)sağlayan sevgilisi bayan Marigo Ayvalığa Aynakis'i görmek için gelir.Ama Aynakis artık evlidir ve çocukları vardır,bu durum karşısında Marigo asıl anlatmak istediklerini
anlatamadan Yunanistan'a geri döner.Bir oğullarının olduğunu;adının Hasanaki'yi hatırlatması için Haralambos olduğunu ve artık birlikte yaşayabileceklerini söylemek için gelmiş olduğunu söyleyemez.Hayata küser,kısa bir süre sonrada hayata gözlerini yumar.Ama oğluna bütün gerçekleri anlatmıştır.Marigo'nun tek korkusu Haralambos'un babasının Türk ve Müslüman olduğu için kendisini affetmeyeceği olasılığıdır.Çünkü Haralambos okulda Türkler için çok farklı bilgilerle doldurulmuştur.
Kitabın ilk bölümünde Haralambos'un çocukluk ve ilk gençlik dönemi etrafında Yunanistan anlatılıyor.
İkinci bölüm yani bayan Marigo'nun ölümünden sonra;Haralambos babasını
bulmak için Ayvalık'a gelir.Amacı zor şartlarda yaşamını sürdüren babasına yardımcı olmaktır. Haralambos'unda artık babasından başka kimsesi kalmamıştır.Kitabın sonuda oldukça dokunaklı yazılmış.
Kitabın arka kapağında bu üçleme için;"bir Türk yazar tarafından yazılmış ilk ve tek mübadele romanıdır" diye yazsada çok beğenerek okuduğum ve unutamadığım bir kitap daha var. Kemal Yalçın'ın Emanet çeyiz.Lütfen bu üçlemeyide Emanet çeyiz kitabınıda okuyunuz.
18.07.2007

Mübadelenin sebeblerini ve sonuçlarını, Ayvalık'ta hayata gözlerini yuman bir mübadilin günlüğünden yararlanarak
anlatan üçlemenin ikinci kitabıdır.(Savaşın çocukları/Girit'ten sonra Ayvalık,Kuşaklar / ya da Ayvalık yaşantısı,Girit'ten Cunda'ya)
Aynakis Hasan zor şartlar altında ve uzun süren bir yolculuktan sonra yakalanmamak için İtalya üzerinden İzmir'e
oradan da Ayvalık'a ulaşır.Türkiye'ye ulaşan ilk mübadillerdendir.Büyük bir şans eseri kendisine Türkçe öğreten
Türk askerininde Ayvalık'ta olduğunu öğrenir.Aynakis Hasan için hayat biraz da olsa kolaylaşmıştır.Yüzbaşı,Hasanaki'yi
daha önce Midilli'den Ayvalık'a gelmiş kişilerle tanıştırır.Bu arada birde İstanbul-İzmir hattında çalışan gemilerde doktorluk yapan
Doktor Şekip,emekli olup Ayvalık'a yerleşir.Doktor Şekip'in anlatıldığı bölümlerde,ilginç kişilik yapıları anlatılıyor.Böylece Ayvalıktaki yaşantıda anlatılmış oluyor.
Aynakis ,maddi olarak Giritteki yaşantısını sürdüremez,gelirken yanında getirdiği altınlar bitmiştir.Bu sayfalarda iskan işlerininde
hakkıyla yapılamadığı anlatılır.Günler geçer,artık mübadiller gelmeye başlar.Girit'ten tanıdığı bir çok kişiyle birlikte Hasanaki'nin
ablası da gelir.Aynakis,Midilli'den gelen bir mübadil hanımla evlenir,çocuklar dünyaya gelir.Hayat artık daha da zordur ama sürprizlerde
henüz bitmemiştir.
14.07.2007

Savaşın çocukları,1948 yılında Ayvalık'ta ölen bir Girit mübadilinin bıraktığı üç defterdeki bilgiler ışığında oluşan,bir Girit nostaljisi anlatan üçlemenin ilk kitabıdır.
Aynakis Hasan'ın çocukluğundan Ayvalık'a gelene kadar yaşadıkları anlatılıyor bu ilk kitapta.
İlk Türk askeri 1645 te adaya çıkar ve alınması 1669 da tamamlanır.Türkler'in adayı Venediklilerden alması ,adada yaşayan Rum halk tarafından büyük
sevinçle karşılanır.Birlikte dostça yaşam başlar.Kitabın 20.sayfasındaki şu sözler bu durumu doğruluyor."Mahallelerimiz ayrı değildi,Rumlarla iç içeydik.
Ayrı olan cami ve kiliseydi.Köyün imamı şerif efendi ile Papaz Trasakis'in birbirlerini selamlamalarının ,hatır sormalarının hoşluğunuda eklemem gerek
bu iki din adamının yapıcı davranışları sürdüğü müddetçe insanlarımız iyi geçinmiş,barış içinde bir arada mutlu yamamışlardı.Ama sonra?..."
Sonra,başta Yunanistan olmak üzere bir çok batılı ülkenin kışkırtmasıyla adalı Rumlar Türkleri katletmeye başladı.Çoğu Türk adada ikibuçuk yüzyıl kadar
geçmişleri olduğu için adayı terketmek yerine adada bölge değiştirmeyi ve yerleşmeyi tercih ettiler.Bu durum Aynakis Hasan ve ailesi içinde geçerliydi.
Yeni yerleşim yerine gelene kadar hem ailesinden hemde komşularından çok kayıplar verdi.Hayat devam ediyordu.Birçok farklı işlerde çalıştı.Savaş tutsağı
bir Türk askerinden Türkçe öğrendi.Yine bazı Rumlarla dost oldu ama ne yazıkki ailesinin mezarlarını adada bırakarak Anadoluya kaçmak zorunda kaldı.
Çok başarılı bir kitap.Yurtdışında,mübadele ile ilgili konferanslarda üzerinde konuşulan bir kitap.Tavsiye ediyorum bu üçlemeyi okuyunuz.