Toplam yorum: 3.075.691
Bu ayki yorum: 2.567

E-Dergi

hakan arslangiray

Ülkemizin en önemli sorunlarından birinin az okumak ve buna bağlı olarak okuduğunu anlamamak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle başta kendi ailem ve yakın çevrem olmak üzere, ulaşabildiğim tüm insanların kitap okuması için elimden geldiğince çabalıyorum. Okuduğum kitapları yorumlayıp paylaşarak kitapseverlerin bu kitaplar hakkında bilgi edinmesini amaçlıyorum.

hakan arslangiray Tarafından Yapılan Yorumlar

12.04.2024

1818 yılında padişahın emriyle İstanbul'dan Mekke'ye gitmek için yola çıkan hac kafilesinin yol boyunca başına gelenler anlatılıyor romanda.

Osmanlı Devleti'nin zor zamanlar yaşamasını fırsat bilen bazı arap kabilelerinin Mekke ve Medine başta olmak üzere hac yolundaki bir çok bölgeyi kontrol etmesi nedeniyle hac kafilesi yol boyunca tedirginlik yaşıyor ve sıkıntı çekiyor.

Romanda dönemin arap kabilelerinin isyanları, yabancı devletlerin kışkırtması ve desteğiyle bölgedeki Osmanlı hakimiyetini yıkma çabaları da anlatılıyor.

Yazarın akıcı anlatım tarzı ve sade dili ortaya yine güzel ve sürükleyici bir eser çıkarmış.
07.04.2024

1923 yılında yayınlanmış olan roman yazarın diğer romanlarından da aşina olduğumuz mizahla karışık alaycı anlatım tarzına sahip.

Babadan kalan mal mülk sayesinde rahat bir yaşam süren bir adam ve doktor arkadaşı kimsenin anlam veremediği şekilde geceleri mezarlıklarda gezip gizli bir şeyler yapıyorlar. Daha sonra aralarına katılan 2 arkadaşlarıyla birlikte bir mezarlıkta karşılaştıkları olağanüstü ve korkutucu olayların gizemini çözmeye çalışıyorlar.

Roman gizemli bir macerayı anlatırken aynı zamanda dönemin kadın-erkek ilişkilerini, kadınların o dönem yükselmeye başlayan eşitsizliğe karşı mücadelesini de ortaya koyuyor.

Yazar diğer romanlarında olduğu gibi bu romanda da cahillikten kaynaklanan hurafelerle boş inançları ve bunlardan korkan insanları ince bir dille alaya alıyor.

"Tayyarecilik evrile evrile insanın vücuduna takılır iki kanat ile bir kuyruktan ibaret bir şekilde basitleşecektir." s.46
Kitapta Mezopotamya olarak adlandırılan, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan büyük bir bölgede, MÖ 4binli yıllardan başlayıp MS 100lü yıllara kadar uzanan bir dönemde yaşamış olan medeniyetler anlatılıyor.

Kitabın ilk bölümünde Mezopotamya adının kaynakları açıklanıyor ve bölgenin genel sınırları belirtiliyor.

MÖ 4binli yıllarda, önce ticari ve idari amaçlarla daha sonra da genel kullanım amacıyla kilden yapılmış tabletler üzerine kamışlarla işaretler koyularak oluşturulan çivi yazısının bulunması, o dönemle ilgili yazılı kaynakların bulunmasını sağlamıştır.

Kitapta çok uzun yıllar süren ve halen devam eden araştırmalarda bulunup çözümlenen kil tabletlere göre Mezopotamya'da var olmuş önemli medeniyetler anlatılmış.

Kitapta bölgenin bilinen en eski şehri Uruk'tan başlayıp Sümerler, Akadlar, Babil Krallığı, Asurlar gibi medeniyetlerden detaylı bir şekilde bahsedilmiş.

Bu devletlerin var olduğu bölgeler bugünkü adları da verilerek anlatılmış, genel olarak bu devletlerin kuruluşundan yıkılışına kadar olan süreçlerden ve önemli olaylardan bahsedilmiş.

Kitabın sonundaki harita kitapta anlatılan bölgeleri anlamayı oldukça kolaylaştırmış.

Mezopotamya ve bu bölgede geçmişte var olmuş medeniyetler hakkında genel bilgi edinmek ve daha detaylı yapılacak araştırmalar için özet bilgi edinmek için okunabilecek faydalı bir eser.

"Sümerce, bugün bilinen hiçbir dille akraba olmamasına rağmen, yapısal olarak, gramer işlevlerini ifade etmek için kelimenin köküne ön ve son eklerin eklendiği Fince, Macarca ya da Türkçeye benzerlik göstermektedir." s.11
25.03.2024

1968 yılında Fransa'da gençlerin öncülüğünde yaşanan olaylar sırasında üniversite öğrencisi iki genç kadın kısa aralıklarla vahşice öldürülür. İlk cesedi bulan genç bir adam ve adamın polis olan abisi öldürülen kızların arkadaşı olan diğer bir genç kadını da yanlarına alarak cinayetleri araştırmaya başlarlar.

Paris'te başlayan macera Hindistan ve Roma'da devam edecektir.

Kitabın yaklaşık 150. Sayfasına kadar yazar 1968 yılında Paris'te yaşanan siyasi karışıklığı ve şiddet olaylarını oldukça uzun bir şekilde anlatarak okuyucunun dikkatini dağıtmış bana göre. Bu bölümlerde yazar sürekli dönemin siyasetçilerden ve olaylara etkisi olan ünlü kişilerden bahsederken olayların geçtiği yerleri sokak adlarına varana kadar detaylandırarak ana kurguya girmeyi geciktirmiş.

Kitabın sürpriz sayılabilecek bir kaç bölümü dışında genel olarak tutuk ilerleyen bir kurgusu ve zayıf biten bir finali var bana göre.
17.03.2024

Osmanlı tarihinde yer alan ve gerçekliği şüpheli olan bir çok konuyla ilgili oldukça detaylı bilgilerin sağlam kaynaklara dayandırılarak anlatıldığı bir kitap.