Toplam yorum: 3.078.222
Bu ayki yorum: 5.100

E-Dergi

hakan arslangiray

Ülkemizin en önemli sorunlarından birinin az okumak ve buna bağlı olarak okuduğunu anlamamak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle başta kendi ailem ve yakın çevrem olmak üzere, ulaşabildiğim tüm insanların kitap okuması için elimden geldiğince çabalıyorum. Okuduğum kitapları yorumlayıp paylaşarak kitapseverlerin bu kitaplar hakkında bilgi edinmesini amaçlıyorum.

hakan arslangiray Tarafından Yapılan Yorumlar

15.09.2023

Yazar bu kısa romanda biraz alaycı bir dille halkın batıl inançlara kapılmaya ne kadar yatkın olduğunu anlatıyor. İşin içine biraz da korku öğeleri katarak hikayeyi renklendiriyor.
Kitap, Türk adının ilk defa duyulduğu tarihin eski dönemlerinden yakın tarihe kadar olan dönemleri oldukça kapsamlı bir kaynakçaya dayandırarak anlatıyor.

Kitabın önsözünde yazarların vurguladığı gibi kitabın yazılışının en önemli amaçlarından biri eski Türk halklarının yabancı araştırmacı ve bilim insanları tarafından taraflı bir şekilde Pers-İran kültürüne aitmiş gibi gösterilerek önemsizleştirilmesinin önüne geçmek, sağlam kanıtlara dayandırarak İskitler, Sakalar, Sarmatlar ve benzeri diğer halkların aslında Türk olduklarını göstermektir.

Kitapta Türk halklarından Heredot'un Tarih kitabında olduğu gibi dönemin ünlü tarihçilerinin eserlerinde bahsedildiği, Türk dil ailesinin de MÖ 3. binyıldan itibaren şekillenmeye başladığı anlatılıyor.

Yazarlara göre eski dönem Türk halklarını ayırt etmenin en önemli yolu MÖ 3. binyıldan itibaren ortaya çıkan kurgan denilen mezar kültürüdür. Bu mezarların şekilleri, ölünün gömülme şekli, mezarın içine ölü ile birlikte koyulan nesneler, mezarlardaki şekil ve yazılar belirleyici özelliklerdir.

Başka belirleyici yollar ise barınmada kullanılan çadırlar, çadırların yapıldığı malzemeler, beslenme şekilleri, hayvancılık gelenekleridir.

Yazarlar Sümer dili ile o dönemin Türk dili arasında 400 civarı benzerlik gösteren kelime olduğundan bahsederek Sümerlerle Türkleri ilişkilendirmişlerdir.

Yazarlar İskitler ile Türklerin göçebe yaşam tarzı, kurgan mezar kültürü, dil benzerliği gibi bulgularla benzeştiğini vurgulayıp, onların Pers kültürüne değil Türk kültürüne ait olduğunu savunuyorlar.

Yazarlar ayrıca kitapta Türklerin sadece Orta Asya'da değil Avrupa'da çok eski zamanlardan beri var olduğunu anlatıyorlar.

Kitabın sonunda yer alan yaklaşık 40 sayfalık kaynakçadan da anlaşılabileceği gibi yazarlar oldukça detaylı bir araştırma süreci ile kitabı hazırlamışlar.

Kendilerinin de kitabın bazı bölümlerinde belirttiği gibi kitapta yer alan Türk halklarının kökeniyle ilgili tezler sağlam kaynaklara dayandırılmış olsa da, bu tezlerin ispatı için çok daha detaylı saha ve arşiv araştırmaları yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Türk tarihine ilgi duyanların severek okuyabileceği, daha detaylı araştırmalar için yol gösterebilecek faydalı bir eser.

"Türk diliyle (bu arada Karaçay-Balkar diliyle) Sümer dili arasında yaklaşık 400 kadar lenguistik benzerlik tespit edilmiştir. Bu benzerlik sisteme uygun olarak dilin bütün katmanlarını ve yapısını, zamirleri, sayıları, terimleri ve akrabalık ilişkilerini karşılayan adları da kapsamaktadır." (s. 69)

27.08.2023

Fransız bir hayat kadınının yolu İstanbul'a düşer ve parasız kalınca bir şekilde kendini öğretmen olarak tanıtıp geleneklere bağlı, katı kuralları olan bir aile reisinin yönettiği bir konakta çocuklara öğretmenlik yapmaya başlar.

Roman kadının konakta yaşayan erkekleri etkileyerek maddi kazanç sağlamaya çalışmasını dönemin yüzeysel batılılaşma ve yabancı hayranlığı hevesinin eleştirisi ile harmanlayıp okuyucuya aktarıyor.

Yazar birbirinden oldukça farklı karakterdeki 4 erkeğin konak içinde öğretmenle olan ilişkilerini biraz mizahi biraz da eleştirel bir dille anlatıyor.

Çevirmenin de romanı günümüz Türkçesine güzel bir şekilde uyarmasıyla ortaya güzel bir eser çıkmış.
25.08.2023

Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında yıllarca süren mücadeleyi araya bir kadına olan ortak aşklarını da ekleyerek anlatan tarihsel bir roman.

Yazar kurgu ile tarihi gerçekleri kaynaştırarak okuyucunun hem sürekli tarihi bilgilere boğulmasının hem de sürekli duygusallıktan sıkılmasının önüne geçmiş.

Taçlı Sultanda sevgi ve aşk gibi kavramların kişiye göre nasıl değişebileceğini anlatmış.

Kamber Can'ın çocukluğundan beri cevabını aradığı "sevgi nedir" sorusuna farklı farklı cevaplar bulurken, Hasan ve Hüseyin adlı ikizleri anlatırken sanki tek bir insanın iç hesaplaşmasını ortaya dökmüş.

Yazar kitabın özünde Alevi-Sünni savaşı haline gelen Sultan Selim-Şah İsmail çekişmesinin Türkü Türke, müslümanı müslümana kırdıran acıklı bir dönem olduğunu anlatmış.

Sıkılmadan okunabilecek sürükleyici bir roman.
29.06.2023

Roman bir yandan iyi ve ankayışlı bir aileye sahip bir kadının yetişkinliğinde ne kadar güçlü olabileceğini anlatırken bir yandan da aşkın erkek ve kadının mantıklı düşünme yetisini ne kadar bozabileceğini anlatıyor.