E-Dergi

Kitapta cevap aranılan soru evrenin İlk başta nasıl başladığı insanlığın nasıl devam ettiği atom ve moleküllerin ilk başta gezegenleri nasıl oluşturduğu mevcut durumlar arasında ileri sürülen teorilerin hangisinin geçerli veya geçersiz olduğu teorilerin hangilerinin hangi hususlarda geçerlilik kazandığını tarihsel veriler ışığında anlatmaktadır. Aynı zamanda bunu yaparken mevcut teorileri akademik bir dille ele almak yerine daha çok lise müfredatında yer alan fizik bilgilerine hakim olan insanların algılayabileceği bir şekilde kaleme almaktadır bundan dolayı kitap ne çok ağır ne de çok hafif kalmakta bence ele alım tarzı ile okunması hoş bir kitaptır ayrıca yazar yer yer farklı edebi kitaplara atıflar yaparak veya dini veya mitolojik ögelerden örnekler vererek kitabın akıcılığını artırmaktadır. Kitapta ele alınan hususları incelenirken ayrı başlıkları açılmış ve her bir başlıkta evrenin oluşum sürecinin zamansal döngü içerisindeki durumunu kaleme alınmıştır.

Yaşar Kemal şaheserini kaleme alırken biz okuyucular için irdelenmesi gereken bir çok sosyolojik konuyu sunmaktadır. Bu kitap sadece köy ağasının zulmünden sıkılıp dağa çıkan bir eşkıyayı değil, köylünün ağa korkusundan dolayı takındıkları tutumu, ağanın zulmünden dolayı yaşanan kıtlıkları, kışın ayazında ekmeksiz geçirilen geceleri, yeni doğan buzağılar üşümesin diye koyun koyuna yatılan eski damlı köy evlerini, kışın karında akan damların altında uyumak zorunda kalan çocukları ve daha nicelerini anlatmaktadır. Kitap tamamen bir biyografi kitabı olmamasına rağmen anlatılanlar size o kadar içten dokunuyor ki gerçekte var olduğunu bu ülke tarihi hakkında biraz okuma yapan herkes biliyor. Üstadın şaheseri kaleme alırken kullandığı betimlemelerin ne uzun ne kısa olması, içimize çarpan şekilde kaleme alınan duygu yüklü anlatımlar ve yer yer aktarılan heyecanlı bölümler şahsen kitabı memleketime giderken bir çırpıda okuyup bitirmeme vesile oldu.

Yazar'ın aslında herkesin aklında olan ''başka gezegenlerde de yaşam var mı?'' sorusuna daha çok distopik bir cevap verdiği bu kitapta en beğendiğim husus az da olsa görseller bulunması. Çünkü yazarın aklından geçen betimleme ile okuyucunun aklından geçenler her zaman birbirini tutmadığı için hikayenin kalanında tezatlıklar ortaya çıkabiliyordu. Bunun dışında yazarın aslında kahraman bakış açısıyla yazmasına rağmen başka kişilerin (örneğin kardeşi) anlatılarını sanki kendi anlatısı gibi yazması dilde bir kusur gibi gözüküyor. Bunlar dışında yaşanan işgal ortamındaki sefalet, çaresizlik ve bu ortamlarda insan doğasında ortaya çıkan zor durumlarda suç işleme kaygısının ortadan kalkması durumlarını bir arada çok güzel işlemiş olup sizin de o duyguyu hissetmenizi sağlamaktadır. Kitapta en çok hoşuma giden yer ana karakterin felsefe kuramcısı olduğu için arada sırada mevcut durumun felsefik bir bakış açısıyla ele alınarak ortaya inanılmaz güzel cümlelerin çıkması.

Yazar pozitif bilimde açıklanan evrimsel sürecin ana basamaklarını oluşturan homo sapiensin evriminde baş rolü oynayan ''maymun ve insan'' unsurları arasında rol ve görev değişikliği yaparak bir distopik gezegen kurgulamıştır. Şöyle ki ana karakterimizin yapmış olduğu gezegenler arası yolculukta yeni keşfettiği gezegende uygarlığın mihenk taşlarını maymunların inşa ettiğini, maymunların aynı insanlar gibi yemek yiyip, giyindiğini görmesi kendisinde bir afallama sebebi olsa da romanımızın sonunda aslında bu medeniyetin asıl inşacılarının kim olduğunu, ana karakterimizin bu gezegenden kurtulmak için çırpınırken bir anda kendi türünün aşağılanmasına katlanamayıp nasıl bir kurtarıcı rolü üstlendiğini görmekteyiz. Bu unsurlar işlenirken yazar betimlemelere olması gerektiği kadar yer verip okuyucu bunaltmamaktadır. Lakin bence hikayenin sonu hızlı bir şekilde bitmekle beraber kesinlikle (filmi izlemediyseniz) hiç beklemediğiniz bir şekilde bitmektedir.

Yazar İslam dinini sadece Kur'an'daki ayetlere dayanarak değil, dinin inmiş olduğu dönem ve öncesindeki coğrafyanın sosyolojik kökenine dair açıklamalar bulunarak incelemektedir. Şöyle ki Kur'an'ın inmeye başladığı zaman ile önceki dönemler arasındaki kabileler arası ilişkileri, sosyal yapıyı, nüfusun milletlere ve dinlere göre dağılımını ayrı ayrı ele alarak tüm olguları neden sonuç bağlamında incelemiştir. Bunu yaparken kutsal kitaptan ayetleri hem kendi çevirilerine dayanarak hem de İslam'ın aslında yanlış çeviriler sonucu (ki kitapta farklı kişilere ait çevirilere dair örnekler üzerinden giderek yapıyor bunu) nasıl yanlış anlaşıldığını ve yüzyıllar boyunca despotik yönetimler için nasıl kaynak olarak kullanıldığını bu kişilerin eylemlerinin dine mal edilmemesi gerektiğini açıklamaktadır. En çok hoşuma giden taraf ise bunları yaparken kullandığı dil objektifliğe çok yakın olduğu için karşıt görüşte olsanız dahi kitap sizi sürüklemektedir.