E-Dergi

It's fantastic. I read this book second time. But this time in English. Fluent, exciting, when started you can not giv it up. It can be helpful with your English. You will finish without breathing.

First of all I must tell that I didn't like this novel.
In the novel there are two different families. One armenian and one Turkish. But what is interesting is that armenian family is as pure as milk, and Turkish one unfortunately cary all the bad things. Especially a bastard. Her father is her uncle at the same time. İt is interessting isn't it?
The main issue in this novel is of course genocide "which had been done by Turks against Armenians" (here I should say that I am not agree with her). And the main witness of this genocide is a "gulyabani-Mr.Bitter". It's amazing.
It's possible to tell more about but I saw one more time with this novel that If someone wants to be famous in Turkey, It's enough to tell or write something against Turks.
As a result I don't advise.

Beklediğim kadar yaratıcı bir kitap değil, Adam Fawer'ın olasılıksız kitabından sonra bana kurgusu çok güzel gelmedi. İyi reklam edilmiş olması nedeniyle Dan Brown ismi bende daha karmaşık, herkes tarafından düşünülemeyecek kurgularla örülü bir kitap yazmıştır inancı yarattı herhalde, bu nedenle kitabı basit buldum.

Bence de bu kitabı okuyanların mutlaka Atatürk'ü yerli kaynaklardan da örneğin Şevket Süreyya'nın Tek Adam, Falih Rıfkı'nın Çankaya adlı eserlerinden de okumaları gerekir. Kitabın iyi yanı konuyu özetlemekteki gösterdiği ustalık, yeni fazla bir şey yok, Atatürk'ün özel yaşamı ile ilgili yazdığı bazı detaylar dışında. Bunların da ne kadar doğruyu yansıttığını doğrusu bilmiyorum. Yine de bir yabancının hele de bir ingilizin gözünden Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunu mutlaka okumak lazım.

Yazar tam bir osmanlı sevdalısı, osmanlı projesi ifadesi ise tamamen anlamsız çünkü kitapta bir projeden bahsedilmiyor. Tüm kitap boyunca cumhuriyet döneminde okutulan tarihin ne kadar taraflı ve osmanlıyı karalayıcı olduğundan ve aslında bunun resmi ideolojinin bir oyunu olduğundan bahsediliyor. Fırsat buldukça Cumhuriyet karşıtı ifadeler de serpiştirilmiş tabi. Mustafa Armağan'ın tarihe bakışı ile ilgili objektiflik ve değişik milletlerin gözüyle tarihi görme gerektiği gibi fikirlerine katılmamak mümkün değil ama kendisinin kitabı yazarken bu ilkelerle hareket ettiğini ne kadar söyleyebiliriz bilmiyorum. Osmanlı imparatorluğunun büyüklüğü damgasını vurduğu dönemin uzunluğundan bile anlaşılabilir ancak duygusal bir yaklaşımla o dönemdeki tüm uygulamaların doğru olduğu gibi bir çıkarım yapmak da herşeyin kötü olduğunu söylemek kadar yanlıştır. Okurken kendisine hak verdiğim çok konu oldu ama yazarın da tarihe tek pencereden baktığı kanaati edindim. Yine de okunması ve bu bakış açısının da anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.