E-Dergi

Her ne kadar Sultan Abdülhamit ile ilgili kitapta ifade edilen bazı görüşlere katılmasam da, Osmanlının son devrini ve Cumhuriyetin ilk dönemlerini yaşamış, önemli bir zatın hayatını ve olaylara bakış açısını öğrenmek açısından son derece faydalı bir eser. İnsanın içini sızlatan, kalbini ağrıtan olayları farklı bir akış açısı ile bir kez daha okumuş oluyorsunuz. Halen bugün dahi yaşanan sorunların aslî sebeplerinin anlaşılması bağlamında ibret verici ve geleceğe ışık tutucu bir eser.

1900’lu yılların başlarında iki yılını Arabistan’da geçirmiş bir Fransız edebiyatçının Arabistan tarihi, kültürü, yaşam biçimi, ekonomisi vs ile ilgili gözlemlerini ve oralardaki hatıralarını okumak istiyorsanız bu kitap o kitap değil.
156 sayfalık kitabın ilk 52 sayfasında Jaun-Paul Sartre’nin önsözü var. Zaten kitabı meşhur yapan da o olmuş.
Başı sonu belli olmayan, olayları, kişileri, mekanları analiz etmeye çalışan, kelime oyunları, laf cambazlıkları dolu.
Kitap; “Öfkesiz bir eylemimiz olmasın.”, “Nefret etmekten korkmuyorum artık” gibi cümlelerle bitiyor. Yazarın kendi içindeki yaşadığı çelişkilerin ürünü belki de.
Bir felsefecinin başı sonu belli olmayan analizlerini okumak istiyorsanız buyurun. Ki bence o yönüyle de iki gram bal - bir kilo keçiboynuzu ilişkisine benziyor. Ben sevmedim doğrusu.

1- Tarihi gerçekler ile bağı çok kopuk.
2- Yazarın kişisel görüş ve hislerini içeren bir deneme gibi.
3- Hiç bir kronolojik ya da olaya bağlı silsile izlenmeden yazılmış.
4- İçerisinde bir çok imlâ ve yazım hatası mevcut.
5- Dini hassasiyetlerin dile getirilmesine karşın, dinen saygıdeğer şahsıların isminin önüne bir saygı ifade konmadan doğrudan isim olarak ifade edilmesi çelişkisini anlayamadım.
6- Başladığım kitabı yarım bitirmemek gibi bir prensibim olduğu için sonuna kadar okumak zorunda kaldım, yoksa ilk 30 sayfa bana yetmişti ve bitince derin bir ohh çektim.