Bir Soner Yalçın Klasiği..
Yorumum tamamen varsayım üzerinedir.
Soner Yalçın ile ilgili birkaç şey yazmak istiyorum. Öncelikle gerçekten iyi bir araştırmacı.
Ama şu da bir gerçek, Soner Yalçın'ın kitaplarında anlattıkları birilerinin tekerine çomak sokmuyor ki Uğur Mumcu gibi faili meçhul bir cinayete kurban gitmiyor. İlla ki suikaste kurban gitmesi gerekmiyor. Kimse “dur kardeşim neler yazıyorsun sen?” yada Hayır böyle olmamıştır. Belgesi de buradadır” diyen yok! (Uğur Mumcu “Kürt Dosyası”nı tamamlamaya çalışırken, Abdullah Öcalan’ın 1972’deki davada tahliyesini isteyen savcıdan belge alacaktı. Belge, Öcalan’ın salıverilmesini için “yukarıdan” gönderilmiş resmi bir yazıydı. Belgenin içeriği “Ona dokunmayın bizim mensubumuzdur” şeklindeydi. Ve o dönemlerde MİT yanlışlıkla tutuklanan ajanlarını bu şekilde kurtarıyordu. Savcı ile Mumcu’nun görüşmesinin ardından savcı bu belgeyi aramaya koyuldu. Ancak ne hikmetse bulunamadan Uğur Mumcu öldürüldü! Kesin olmamakla birlikte bu araştırma yüzünden öldürüldü diye düşünüyorum. Peki bu araştırma yüzünden öldürüldüyse Soner Yalçın şimdi her şeyi deşifre etti.) Belki şartlar değiştiğinden kendisine dokunulmuyor bu da bir ihtimal.
Buradan Tuncay Özkan’a geçiyorum.
Düşünün, ABD’de bir kişi sürekli Türkiye’ye ağır ithamlarda bulunuyor, hakaretler vs vs. Yani sürekli saldırı halinde. Böyle bir durumda ne olur? Türkiye ayağa kalkar! Hükümet, muhalefet açıklamalar yapar. Ama Tuncay Özkan ABD için o kadar şey söylüyor. Ne bir kınama ne bir söylem ne de bir yorum. ABD zayıf bir ülke mi ki bu sözlere karşılık vermiyor? Yoksa kendisi mi böyle söylenmesini istiyor? (Kısa bir not: Fuller “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitabında sürekli kendi ülkesini eleştirirken AKP ve Gülen Cemaatini övüyor. Sizce CIA’da görev almış bir kişi ülkesine ihanet eder mi?) Kısacası çok bağıranlara, sürekli saldıranlara dikkat etmek lazım bence.. Kimin hangi safta olduğunu belirlemek zor.
Tekrar Soner Yalçın’a dönersek;
O kadar bilgi,belge veriyor kitaplarında. Ve kimsenin sesi çıkmıyor. Demek ki bu yazılanları söylenmesinde bir sakınca görmüyorlar. (Belki de söylenmesini istiyorlar)
Neyse çok uzattım..(Hep yazarlar mı varsayımda bulunacak :)) Buradan çıkan sonuç; bence bu konu hakkında (hatta Soner Yalçın hakkında) bir kitap yazılmalı...