E-Dergi

Okurken bu ülkenin derdi hiç mi değişmemiş diyorsunuz.

Çok kıymetli bir yapıt. Betiklerinizin arasında kesinlikle bulunmalı. Türk-Rus ilişkilerini başlangıcından bugüne kadar gayet güzel bir üslupla aktarmış.

Betik hepimizin gözünün önünde olan gerçekleri bir araya getirmiş ve tehlikeyi ortaya koymuş. Kolay okunan, zihni yormayan ve ciddiye alınması gereken bir yapıt.
Bazı etnik kimlikleri üzerinden mağduriyet yapıp siyasi ideoloji kazanan "faşistlerin" suçlamaları aksine göçmenler hedef gösterilmiyor. Aksine göçmen politikaları eleştirilip, göçmenlerin daha iyi bir geleceğe sahip olmalarının yolu gösteriliyor.

Bir sohbet içinde soru cevap olarak ilerleyen kitap sizi sıkmıyor ve her soru cevapta verdiği önermelerle sizi düşünmeye sevk ediyor.
Kitaba göre insan birçok mekanizmadan oluşmuş otomatik çalışan bir makine. Makinenin de tek amacı mizaç, eğitim ve dış etkilerden meydana gelmiş efendinin ruhsal tatminini sağlamak.

Teknolojinin hayatımızı idealize etmesine izin verdikçe kitaptakine benzer bir dünyaya mı evriliyoruz diye düşündürtüyor ve sunduğu hikaye ürkütüyor. Bilim ve teknolojinin insanlığa bu kadar müdahalesi daha mutlu bir dünya mı yoksa tersini mi yaratacak?
Biz ve 1984'ün aksine uyumsuz -Vahşi- bu sefer sistemin içinden değil distopik dünyadan izole edilmiş bir bölgeden çıkıyor. Uyumsuzun bu dünya ile bağı olsa da dışarıdan bakan bir göz olması eleştiri getirmeyi sağlıyor. 1930'larda yazılması, teknolojik gelişim hakkında bu kadar iyi öngörülerde bulunması da hayret verici.
Kitabın kurgusu biraz karışık ve tekrara düşüyor olsa da okumaya değer.