Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

Ertuğrul Uzun Tarafından Yapılan Yorumlar

15.02.2004

Diğer yorumcu arkadaşlar gözyaşlarından bahsetmemiş. Ben iki yerde gözyaşlarımı tutamadım. Birincisi, merdivenlerden yuvarlandıktan sonra ayağa kalkan Cemil Meriç'in, eşine, "elektrikler mi kesildi, hiçbir şey görmüyorum" diye sorması. Diğer ise, vefatı...
Bu kitabı, Kırk Ambar ve Jurnal 1'den sonra okudum... Şimdi Jurnali tekrar okuyacağım..
Cemil Meriç, hakikat aşığı insanların kendine örnek alması gereken bir kahraman...
Bu kitap, bir model insanı anlatıyor...
Lütfen okuyun..
07.04.2003

Kör olduğumu anladım. Hepimizin birer kör olduğunu da. Hele şimdi yanıbaşımızdaki Irak savaşında, körlüğümüzün gerçek bir körlük olduğunu acıyla hissettim. Peki gören(ler) yok mu? Dünyanın kokuşmuşluğunu, yediğimiz her lokmanın esasında başkasının ağzından alındığını, kişisel yaşam amacının başkalarını öldürmeyi mübah kıldığını gören(ler) yok mu? Sen çok yaşa Saramago! Bize körlüğümüzü anlattın.
25.02.2003

İki noktayı öğrenmiş olmak beni oldukça etkiledi. Birincisi, dönemin İngiliz entellektüel çevresinin eşcinselliği yaşayışı ve buna bakışı (ki dolayısıyla kadına bakışı da içine alır bu düşünceler). Aklı ve özgürlüğü bayrak edinen insanların, nereye gideceklerini bilmeden oradan oraya koştuklarını görebiliyorsunuz..
İkinci nokta ise, birbiriyle dost, kendini felsefeye ve insanlığa (!) adamış düşünürlerin, bilim adamlarının, savaş esnasında cepheye koştuklarını görmek (hatta L. Wittgenstein orduya gönüllü olarak katılıyor) dehşet verici. Yine ilginç bir nokta, savaşla birlikte bu entelektüeller savaştıkları ulusları zaman zaman genelleyici bir şekilde karalayabilmişlerse de, bizzat ilişkide bulundukları yabancılar için, savaş nedeniyle herhangi kötü bir yargıya varmamışlar ve devletleri adına savaşırken, devletten gizli olarak arkadaşlarıyla mektuplaşabilmişler.. Sadece Wittgenstein üzerine bilgi sahibi olabilmek için değil, dönemin havasını da soluklayabilmek için okunması gereken bir kitap...
25.02.2003

Uzun zamandır okuduğum en keyifli kitap diyebilirim.. Hayatımızın her alanında bizzat yaşadığımız şeyleri ne kadar ironik bir şekilde eleştirmiş Tanpınar.. Sadece saate tutsaklık üzerinde durulmamalı. Yeni düşüncelere karşı eleştiri yeteneğimizin bir anda nasıl tutulabileceğini, yaldızlanmış propagandanın, insanları belirli bir yöne sevketmek için nasıl kolaylıkla kullanılabileceğini, insanları iyi ya da kötü değerlendirmede toplumun nasıl bir topluluk cinnetiyle hareket edebildiğini de anlatıyor. Bu edebiyat eseri, felsefi, sosyolojik ve psikolojik bir tahlil aynı zamanda...
25.02.2003

Yaşamının ikinci yarısına gelmiş bir adamın rüyasıyla başlayan sürükleyici bir kitap. Aral kitabında kullandığı bütün kahramanların kendi hikayelerini ve konuyla ilgili bağlantılarını anlatmaktan çekinmemiş.
İlhan bey kendinden küçük bir kıza aşık olur ve ondan bir erkek çocuğu olur. Kitabı okurken bir okuyucu olarak en çok dikkatimi çeken kadın ve erkek ilişkilerinin özellikle evlilik temelinde gidişatının ayrıntılı bir şekilde yansıtılmasındaki yazarın başarısı oldu.
İlişkilerin anlatıldığı ve özellikle erkeklerin içinin anlatıldığı romanlara sevenler için okunması gereken bir eser.