E-Dergi

Yorumuma şunu belirterek başlamak istiyorum çok akıcı ve sürükleyici bir roman, zaten Tolstoy romanlarının en güzel özelliği sürükleyiciliği değil mi? Kitap ilk başta bir aşk romanı olarak başlıyor fakat ilerleyen sayfalarda Toltoyizm felsefesi öne çıkıyor. Bana “insan ne ile yaşar ” ve “ Anna Karanina çok etkileyici gelmişti. Her kitabının bir ana fikri olan yazarın bu kitabında “ insanları cezalandırmaktansa, insanı suça teşvik eden unsurları ortadan kaldırmak gerek ” felsefesi olarak ortaya çıkmış ve yüzyıl evvel en dar, en bağnaz düşüncelerin kol gezdiği bir dönemde bu mantıkla kitap yazmış ve yaşamış olan yazarın kitabını herkes alıp okuyarak O’na olan minnet borcunu ödeyebilir.

Descartes'in okuduğum 2 kitabında ilki.Yüce Önder Atatürk'ün bizzat okuyup Türkçeleştirilmesini istediği bir kitap olduğu için dikkatimi çekmişti.Dikkat ettiğim birşey varki Descartes de dini inançları kuvvetli bir insan öyle ki her konuyu aşmış ve bir yerde tıkanmış ve o noktada da Tanrı'ya sığınmış.Anlatımı oldukça ağır bir cümlenin uzunluğu inanın 1 sayfayı buluyor.Ben beğendim tavsiye ederim.

Bu kitabının orjinal bir kitap olmadığını tahmin ediyorum.Tahminim toplama bir kitap,itiraflarım kitabından çok alıntı var.Burada da yine bir çelişki doğuyor o da itiraflarım kitabında özellikle müslümanlık konusunda bu kadar detaya girmemiş.Yani diyeceğim bu tip derin kitaplarında kuvvetle muhtemel oynamalar olmuş.Kitap tamamen tolstoy'un o anki ruh halinde ki duygularını dublör kullanmadan kaleme aldığı olağan üstü bir yapıt.Diğerleri gibi bu da beni çok etkileyen kitaplarından yüce üstadın.

Bende son derece kuvvetli bir Tolstoy lobiciliği başladı.Kitapsever arkadaşlarıma şiddetle Tolstoy tavsiye ediyorum.Bu hikaye kitabında da diğerlerindeki gibi çok etkilendim Tolstoy yeni hayatlar yaratmış insanların içinde bulundukları karşılaşabilecekleri tüm durumlarla ilgili çarpıcı öğretici karşılaştırmaları var.Anlatım mükemmel hikayeleri son derece etkili.Daha önceki yorumumda da dediğim gibi tüm insanlığın Tolstoy'u tanıması,okulların müfredattında yer alması kişiye hem anlatım hem de dünyaya bakış açısı olarak çok şey kazandıracaktır.Hatta din derslerinin yanına ek olarak verilebilir çünkü dinin temelinde olan saygı,sevgi,dürüstlüğü;kendi felsefesi ile bütünleştirmiş olan Tolstoy kendi yaşam tarzını da bu yönde ilerletmiş,sadece yazmamış aynı zamanda yaşamış.Böyle birinin akıl ürünleri herkes tarafından paylaşılması sözde yapılan birçok şeyden daha fazla getiri sağlayacaktır.

Tolstoy’un birçok kitabını okudum ki okumayı sevmem hiç birini ama hiçbirini elimden bırakamadım.Bir itiraf Tolstoy’u bu kadar geç tanıdığım için de kendimi kabahatli hissediyorum.Başta da dediğim gibi kitap okumasını sevmeyen bir toplumun bayrak tutan bir neferiyim.Kitap en iyi dost derlerdi kale bile almazdım’’zamanım yok ruhuma hitap etmiyor ‘’ gibi safsatalarla kitaptan daha da uzaklaştım:Ama hasbel kader bir Tolstoy kitabı ile tanışmam benim tüm önyargılarımı silip attı.Tolstoyun en önemli özelliği kitabı bırakamıyorsunuz konu anlatımı,sadeliği,kişiyi kitaba motive etmekteki başarısı;hiç kitap okumayan bir insanı bile Tolstoy hayranı yapabiliyor.Birçok yönden de Aziz Nesin’i andırmıyor değil andırıyor andırıyor.Özellikle ‘’insan ne ile yaşar’’ kitabı nı herkese çoluk çocuk,anne,patron,işçi,çoban,öğretmen herkese ama herkese tavsiye ederim.Hatta okullarda müfredatta bile olması insanların hayata bakışları açısından maddi,manevi( Tolstoy’n eski bir Ortodoks olması önemli değil)kesinlikle bir gereklilik.Artık (özellikle Tolstoy)okumak için zaman ayırmıyorum.Zaman kendiliğinden oluşuyor metroda,servis beklerken,işe gidip dönerken her fırsatta koltuk altımda muhakkak bir Tolstoy var.Tahmin ediyorum kitapyurdundaki Tolstoy bitene kadar bu devam eder.