E-Dergi

Daha önce edebiyat dergilerinde hikayelerini severek okuduğum bir yazardı. İlk kitabı olmasına rağmen bence çok başarılı. Yazım dili, olayları hikayeleştirme tarzı ve ters köşeleriyle gerçekten farklı bir kafası var. Bence herkesin böyle farklı tarzları deneyerek zihnindeki alışılagelen edebiyat olgusunu tazelemesi gerekiyor.

Emek vererek ve güzel hazırlanmış bir kitap ancak umduğunuz şey anlatı tarzında sohbet havasında bir şeyse bu kitap öyle bir kitap değil. Yazarın anlattıklarıyla konuşacak veya yazacak olursanız TRT spikeri olarak işe başlayabilirsiniz. :) Zaten açıklamada da hitabet öğreten bir kitap olmadığı belirtiliyor. Amaçlanan şey, ana dilimizi; has halini bozmadan, kurallarına muazzam derecede riayet ederek korumak ve yaşatmak olduğunu söyleyebilirim. İçerik biraz akademik tarza kaçıyor, sipariş vermeden önce aradığınız kitabın bu olup olmadığı konusunda iyice araştırın derim.

Herkesin görüşüne ve düşüncesine saygı duyarak belirtmek isterim: Bu hanımefendinin itikadî açıdan ehl-i sünnete göre birçok yanlış düşünceleri var. Hatta daha ileri bir deyimle "sapıkça düşünceler". Bunlardan haberi olmadığı halde sevip dinleyenler okuyanlar vardır diye uyarayım istedim. Merak edenler video sitelerinde arattırıp izleyebilir. Bir kitapta bir fikri okumak, sizi onun gibi düşünmeye ve uygulamaya götürebilir. Ayrıca herkes istediği kişiye, istediği görüşe, istediği kitaba sevgi duymakta özgürdür. Şahsen bu kitabı tavsiye etmiyorum.

Çok acayip bi kitap. Ülkemizde bir müze açmak için adeta bir zorlama veya önemli bir bahane gerekiyor. Ancak bir kitabın müzesi olacağı, hatta bir aşk hikayesinin müzesi olacağı şahsen hiç aklıma gelmezdi. Bu açıdan bile "mükemmel" sıfatını hakediyor.

KİTABI ALMAYANLAR İÇİN UYARAYIM: Kitabın ilk 100 sayfası 18, yani tasvirli şekilde erotizm içeriyor, bilginiz olsun. Ayrıca çoğu kısmı sıkıcı, zor ilerliyor. Kimi kısımlar ise tv'de dizi izliyormuşsunuz gibi akıyor. Ama hem içerik olarak, hem genel kurgu olarak, hem İstanbul'un tarihi yaşantısından verdiği ara bilgiler olarak okunmayı hakeden bir kitap. Yani normal hızda okuyan birisi bu kitabı bitirmek için 1 aya yakın vakit sarf edebilir...

Ayrıca kitabı bitirdikten sonra müzesine gidip kitabın sonlarındaki biletli sayfayı göstererek müzeye ücretsiz girebiliyorsunuz. Bu da kitaba bağlayan başka bir özellik. Hatta kitapta geçen bazı objelerden müze içerisinde satın alabileceğiniz bölüm de var.

Bu kitaba "eh fena değil" deme olanağınız yok. Ya çok beğeneceksiniz ya da hiç beğenmeyeceksiniz. Öyle bir kitap...

Şimdiye kadar kaç tane kitap okudum bilmiyorum ama okuduklarım arasında dili en sade, en akıcı, en kolay, imlası ve noktalama işaretleri en münasip şekilde kullanılmış kitapları sıralasam ilk 5'e çok rahat girer. Konunun okuyucuyu bağlamasından mıdır bilmem, kitap su gibi akıyor. Bu konuda yazarı tebrik etmek gerekiyor.

Konusu itibariyle de; o kadar kitabınızın arasında kıymetli bir konuya değinen başlıca kitaplar arasına gireceğine eminim. Başka yazardan olsun, bu kitaptan olsun, Osmanlı'nın son kalelerinden olan Medine'yi ve orayı bırakmayan Fahreddin Paşa'yı mutlaka okuyup bu tarihten haberdar olmanız lazım.