yedi yüz doksan beş sayfa... Herhalde bu kadar kalın bir kitap hiç bu kadar ince olmamıştır okuyanın elinde.
En uygun deyişle yaşam anlatılıyor bu kitapta. Yazarın ele aldığı zaman kesiti nedeniyle belki özellikle bazı şeyleri vurgulamak istediği düşünülebilir, ama kitap boyunca her satırda yaşam, içindeki her öğesiyle, dengeli bir biçimde yansıtılmış, anlatılmış. Okur için her satır hiç olmadığı kadar dolu.
Kitap yeri geldiğinde siyasete, dine ahlaka, yoksulluğa, düşkünlüğe, onura... hayatta yeri gelen herşeye yer veriyor ve bunlar kitabın arkafonu olarak değil bir bütün halinde canlı bir yaşam olarak karşınıza çıkıyor, kendini hissettiriyor, yaşattırıyor. Anlattığı olaylardaki duygulaarın gerçekle olan inanılmaz uyumu okura anlatılanları yaşıyor, o duyguları tadıyor hissi veriyor çünkü a
Her satırı dikkatle, özenle okunacak hayata dair çok şey öğretecek, hatırlatacak bir yapıt.
Orhan Pamuk'un deyişiyle bin yılın kitabı, bu sözün neden dendiğini bilmiyorum ama Rusların peygamberi olarak da anılan Dostoyevski'nin bu görkemli yapıtı bu kutsal kitap gelmeyen bin yılda bir insanın peygamber olarak anılmasına neden olabilecek kadar