Toplam yorum: 3.082.620
Bu ayki yorum: 2.300

E-Dergi

mihr-u-mah Tarafından Yapılan Yorumlar

09.02.2010

Hayatımda bir iki kitabı bir gecede okuyup bitirmişimdir. Bu iç döküş, bu derunî gözyaşı mahsulü de bir gecede okunup bitti. Çok ama çok samimi bir anlatımla Türkiye'nin onbeş yılına şahit kılıyor okuyucuyu İskender Pala; ve anlatıma, yazılanlar bakıldığnda da gerçekten katıksız hakikat olduğunu fark ediyor okuyucu. İlim aşkıyla yanıp tutuşan bir insanın şahsında bir dönem gizli kalmış yönleriyle aydınlanıyor. Ülkesini bilmek isteyen her insanın mutlaka ama mutlaka okuması gereken bir eser. İskender Hoca'yı tanımak isteyen herkesin mutlaka ama mutlaka okuması gereken bir kitap. Bu hıçkırıklara, çizik yürek haykırışlarına mutlaka şâhid olun...
Not: Dikkat ettiğim bir husus var: İskende Hoca'nın Göz Hapsi aldğı ceza belgelerde 1990 olarak görülürken, kendisi bunun 1995 yılında olduğunu ifade eder. Diğer husus ise yine belgelerde Hocamızın tevbih cezası aldığı yazılıyor. Fakat bu konu ile ilgili ayrıntılı bir açıklamayı okumak isterdim.
17.10.2009

Divan edebiyatının gülistanından en güzel kırk gül bir araya gelmiş bu kitapta. Bu müstesna güllerin en güzel şekilleri, başdöndürücü özellikteki kokuları, benzersiz renkleri ile mest olmamak elde değil. Bu güllerin arasaında seyran ederken karşılaştığınız her mısra berceste vasfını taşıyor. Buna ilve olarak Muhsin Macit'in eşsiz üslûbu bu gül bahçesini daha da çekici hale getiriyor. Divan edebiyatı mübtelaları bu kitabı okumasalar hep görünmeyen bir eksiklik yaşayacaklardır. Bu kadar güzel yazılar ve böylesine cezbedici bir üslûp okunmadan geçilmez kanaatimce...
04.10.2009

Arkadaşım, bu kitap antoloji değil, divan edebiyatı ile ilgili makalelerden oluşuyor. Bunu yazarın antoloji olan kitabıyla karıştırdın herhalde...
08.09.2009

Çok sürükleyici; fakat kurgu olarak zayıf bir kitap. Kurgulamada yer yer çelişkiler göze çarpıyor. Sayın Ümit, romanın sonunda kırkı aşkın kaynak kitap göstermiş. Lakin tasavvuf, mevlevilik ve Rumi ile Şems'i anladığını, öğrendiğini söylemek imkânsız. Çünkü tsavvufda hiçbir zaman Tanrı olmak yoktur; Allah'la bir olmak, Allah'ın varlığında kendini yok etmek vardır. Bunun yanı sıra, roman kahramanı Karen, Şems ile karşılaşmalarını rüya, hayal, bilinçaltı oyunları vs olarak yorumluyor. ama bunun en bariz kanıtı elindeki kanayan yüzük; bu delil her daim gözardı ediliyor. Yine romanın sonuna doğru Karen, babasıyla karşılaşmasını da rüya ve hayal olarak kabul edip bunu sorgulamıyor bile. Oysa yüzüğün kendisinde olup olmadığını kontrol etse bunun gerçek veya rüya olduğunu anlayacaktır. Fakat yazarımız bunların gelişimini çok temelsiz bir şekilde okuyucuya bırakmıştır. Yine yazarın Rumi, Şems ve aşkları ile ilgili söylediklerinin çoğu gerçek olanı çarpıtmıştır. Tarihî romanların -her ne kadar kurgu da olsa- gerçeği çarpıtmamaları lazım. Yine Hallac-ı Mansur hakkında verilen bilgi de yanlıştır. Hallac-ı Mansur derisi yüzülüp el ve ayakları kesilerek değil; bir meydanda taşlanıp asılarak katledilmiştir. Kitabın 46. bölümü -son bölüm- romanda çok iğreti durmakta, emanet bir görünüm arzetmekten kendini kurtaramamaktadır.
Son bir not: Poyraz Efendi ve onun meşrebinde olanlar Londra'ya uçmaz, Londra'ya giderler.
07.05.2008

Metin Akkuş'un bu eseri hiciv ve ona yakın türler hakkında içerdiği bilgilerle ilgiye değer. Çünkü Arap, Fars, Türk ve Batı kültüründe hiciv ve benzer türlerle ilgili tarihî gelişim ve içerik bilgisi önemli derli toplu bilgiler arasında. Ayrıca Nefî'nin hayatı ile ilgili kısım da güzel hazırlanmış. Nefi ve Siham-ı Kazâ'sı hakkında yazılmış en kapsamlı eser M.Akkuş'un bu eseri. Fakat Siham-ı Kazâ'dan bütün şiirlerin bu esere alınmaması ve şiir metinlerinde bazı kelimelerin argo veya müstehcendir diye yazılmaması gözadı edilemez bir eksikliktir. Yine de Siham-ı Kazâ üzerine en kapsamlı çalışma olması dolayısıyla önemli bir eser.