E-Dergi

Orhan pamuk bu kitabı için fazla emek vermemiş anlaşılan. Diğer kitaplarındaki sürükleyiciliğin, kişiselliğin ve üslubun dışına çıkmış ama kitaptaki Ka´nın İpek´e olan aşkına saygı duydum fakat Pamuk bunu kitaba tam olarak yansıtamamış.

Kitabı hayran kalarak ve hüzünlenerek okudum. Bir aşk hikayesi ancak bu kadar olur. Pes doğrusu! Üniversiteli bir gençin otobüslerde yeni hayatı araması ve sevdiği kız Cananla geçirdiği günler ve ona aşık olmasını kendi dilinden anlatması beni derinden etkiledi. En sonunda olayların esrarı beni öyle bir sarstı ki(Canan'ın evlenmesindeki esrar) kitap bende bir hüzün yumağı haline geldi. Hüzünbaz bir orhan Pamuk'la karşılaşıyoruz burada.

Üç kardeşin babaannesinin yanlarına gelmeleriyle başlayan ve 1980 öncesi Türkiyesinin gençliğinin eğlence anlayışını, siyasi olaylarını ve hayata bakışını anlatan bir roman. Orhan Pamuk'un ikinci romanı.Nlgün ölmeseydi romanı daha çok sevecektim. Nilgün ben de saflık bilincini, değer ölçüsünü oluşturmuştu ayrıca Selehattin Bey'in Doğu-Batı çelişkisine katılıyorum.

Öldür o zaman sen de esrarı; esrar satan yalancı peygamberi öldür diye başladı bu romanına Pamuk. Gerçekten okuduğum kitaplar arasında (1700 kadar kitap okudum) hiç düşünmeden ilk beş arasına alırım. Galip de benim bu romanda Celal de, Alaaddin de benim Kapıcı İsmail de. Yani romandaki parçaların bütünüyüm ben aslında. Bu da benim romana benzersiz bir ilgi duymama neden oluyor.Karısını bilinmezliklerin içinde arayan ama karısı Rüya'nın, aslında Celal Salik'in Boğaz'ın Suları Çekileceği Zaman yazısının son paragrafında olan Galip karısını arıyor. Beklediğim bir son olduğu için kitapta kitap bende sıradışı bir etki bırakıyor.

filmin epigrafı: binlerce binlerce sır bilinecek/ o gizli yüz gösterince kendini.Saatlerin gizemi,hikayelerin beşeriyetiyle buluşuyoruz Orhan Pamuk'un bu eseriyle. Orhan Pamuk saatleri çok sevmesiyle ilgili olan bir masalımsı sevda öyküsü...