Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

ashg Tarafından Yapılan Yorumlar

18.05.2006

“Uzak”, “Kasaba”ve “Mayıs Sıkıntısı”ndan sonra Nuri Bilge Ceylan’a büyük başarı getiren başyapıtı.Ceylan, “Uzak”la 56. Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’ne ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne uzanmıştı. Cannes dışında da birçok başarıya ulaşan film, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Türk Sineması’nda “40 Yılın En İyi 5 Filminden Biri” seçilmişti. Yurtiçinde ve yurtdışında olumlu eleştiriler alan, katıldığı festivallerden eli boş dönmeyen “Uzak”,aynı zamanda Ceylan’ın sinemasında önemli bir kırılma noktası. Yönetmen ilk defa kamerasını alıp taşradan çıkıyor, aşağı yukarı aynı olan karakterleri İstanbul’da tutunmaya çalışıyordu. Ceylan, iletişimsizlik, yabancılaşma, metropol-taşra temalarını karlı İstanbul manzarasının soğukluğu içinde işliyordu: Yıllardır, daracık bir hücredeymişçesine kapalı kaldığı kasabasından uzak diyarlara gidebileceği gemilerde çalışmak üzere İstanbul'a gelen Yusuf (Mehmet Emin Toprak) iş bulana kadar, fotoğrafçılık yapmakta olan akrabası Mahmut ‘un (Muzaffer Özdemir) yanında kalmak durumundadır. Ne var ki şehir hayatının zorluğu içinde bireyselliği ö plana çıkmış olan akrabası hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan misafirini uzun süre yanında tutmak istemeyecektir.

Kitabın ilk bölümünde filmin senaryosu ikinci bölümde eleştiriler, röportajlar ve film ekibinin yorumları yer alıyor. (…)Gerçek bir mücevher, insana dokunan, komik, acısıyla tatlısıyla sahiden güzel bir film… Tarkovski tarzında uzun, ağır, düşündürücü planlarla çekilmiş, ama sessiz komedinin hoş oyunbaz anılarını da yaratmayı başarmış. Ağır ya da değil, akşama kadar bile sürse, sıkılmadan, mutluluk içinde izleyebilirdim. Jüri Büyük Ödülü’nü ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü tümüyle hak ediyor. (…) Peter Bradshaw, Guardian, 27 mayıs 2003
18.05.2006

İlk uzun metrajlı filmi “Kasaba”dan sonra “Mayıs Sıkıntısı” çeken Nuri Bilge Ceylan taşra insanının hikayesini anlatmaya devam etmişti. Basit konulardan yola çıkarak film yapan Ceylan, kahramanlarının sıkıntılarını arka plana taşrayı alarak işliyor: “Kasaba”da bu mayıs, sanki eskiye göre daha sıcak, daha sıkıntılı. Ama herkes küçük dertleriyle, sürprizlere kapalı hayatlarıyla yine de huzurlu görünüyor. Ancak bu huzur, çocukluğunu geçirdiği bu kasabada bir film çekmeyi kafasına koymuş Muzaffer'in (Muzaffer Özdemir) gelişiyle zedeleniyor.

Filmin kitabı kabaca iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Ceylan için yaratma sürecinin en zor evresi senaryo var. İkinci bölümde ise yurtiçi-yurtdışında yayınlanan eleştiriler ve Ceylan’la yapılan röportajlar yer alıyor. “Mayıs Sıkıntısı” ile aynı zamanda ilk renkli filmini çeken yönetmen, filmin renklerini çok parlak bulunca gerçeklik etkisini arttırmak için filmi laboratuarda özel bir işleme tutarak renkleri soldurmuş. Kitabın son bölümünde Ceylan’ın katıldığı festivallere ve aldığı ödüllere yer ayrılmış.
18.05.2006

Nuri Bilge Ceylan Sinemasını Okumak: Anlatı, Zaman, Mekan adlı çalışma, dört bölümden oluşuyor. Hasan Akbulut, ilk bölümde öncelikli olarak Ceylan’ın yaşamı ve filmleri arasındaki ilişkiyi göz önünde bulundurarak, onun sinemasının genel karakteristiğini ortaya çıkartmaya çalışmış. Yazarın temel sorunu, kısa filmi “Koza”dan son filmi “Uzak”a kadar Nuri Bilge Ceylan sinemasındaki tekrarlanan temaları, ortaklıkları anlatım ve biçim özelliklerini saptayarak, Ceylan sinemasının temel özelliklerini ortaya çıkartmak olmuş. Akbulut, sonraki her bölümde sırasıyla Ceylan’ın “Kasaba”, “Mayıs Sıkıntısı” ve “Uzak” filmlerini, sözü edilen kavramlar çerçevesinde metin çözümlemesi yöntemiyle filmleri okumaya çalışmış. Oldukça ayrıntılı olan okumalarda filmler sahne sahne ele alınmış. Ceylan’ın anlatısı zaman çizelgeleri ile anlatılmaya çalışılmış. Kitabın son bölümünde ise Ceylan’ın katıldığı festivallere ve aldığı ödüllere yer verilmiş.
18.05.2006

Dünya sinema sektörünün en önemli görüntü yönetmenlerinden biri olan Nestor Almendros eserinde meslek hayatını ve deneyimlerini anlatıyor. François Truffaut’ un önsözü ile açılan Kameralı Bir Adam üç bölüme ayrılarak incelenebilir:

İlk bölümde Almendros, görüntü yönetmenliğine başlamadan önce sinemayla olan ilişkisini ve ilk çekim-kısa film denemelerini aktarıyor.

Almendros,’un “profesyonellik” dönemi ikinci bölümde başlıyor. Bu dönemde aralarında Robert Benton, Eric Rohmer, Frank Capra ve François Truffaut gibi önemli yönetmenlerin filmlerini ve çekim günlüklerini kronolojik olarak sıralıyor. Deneyimli görüntü yönetmeni, filmlerin çekim öncesi hazırlığını, yaptığı incelemeleri, çekimler sırasında karşılaştığı zorlukları bir bir aktarıyor.Her filme farklı bir estetik anlayışla yaklaşan Almendros, iyi bir görüntü için genel kuralların olmadığını, her çalışmanın kendi kuralını getirdiğini vurguluyor. Teknik bilgilerin yanı sıra Amerikan, Fransız ve İtalyan sinemasının karakteristik özelliklerini çözümleyen Almendros, yönetmenlerin çalışma üslupları hakkında da bilgi veriyor: ”…Truffaut da Capra gibi çalışır. Sağlam bir çekim elde ettikten sonra birkaç değerli saniye kazanmak için elinde kronometresiyle bir tekrar daha yaptırır ve oyunculardan aynı oyunu, aynı sözleri, aynı nüansları daha hızlı bir tempoda ister.”Sf 198 Almendros, sinema görüntüsünün teknik doğasından kaynaklanan bilgileri estetik sonuçlarıyla birlikte aktarıyor: “… Gri, en kusursuz yansız renktir. Bu renkteki bir fon önünde aksesuarlar, giysiler ve yüzler hiçbir renk bulaşmasına uğramadan tam kendi renklerini yansıtırlar. “ Sf 133

Kitabın son bölümü Almendros’ un son sözüne vefilmografisine ayrılmış. Oldukça ayrıntılı olan filmografi, filmlerin teknik özelliklerine, kameralara, hatta labratuvara bile yer verilmiş. Son bölüme ayrıca teknik terimler sözlüğü de eklenmiş. Eser ödüllü görüntü yönetmeni Selçuk Taylaner’ in akıcı çevirisi ile Türkçe’ye kazandırılmış.
04.08.2002

Edebiyat ile sinema arasında sıkı bir bağ olduğu sürekli vurgulanır.İlk kurgulu film çalışmalarında edebiyatın yoğun etkisi hissedilir.Kurgu hem roman hem de sinema için çok önemlidir:olayların gelişimi,birlikte ortaya çıkardıkları yeni anlamlar.Irvine WELSH ’in bu romanını okuyanlar,filmi seyretmesinler,!Çünkü kitaptaki olay örgüsü filmde ayrı bir eşleşmeyle aktarılmış.Kitapta filminden daha çok şey bulabilirsiniz,ama bu filmin başarısız olduğunu düşünmüyorum.Ayrıca kitabın çevirisi çok başarılı bizim argomuza çok yakın yazılmış.
‘Ben gerçekten ne istiyordum?Belki de her zaman istediğim ,pişmanlık duymaktan çok intikam almaktı”(sf.280)